“Nereye Gideceğinizi Bilerek Çalışın…”
KOCAV Başarı Öyküleri programının nisan ayı konuğu Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’dı. Faik İçmeli tarafından kürsüye çağrılan Aydınlar, KOCAVlı gençleri gördüğünde öğrencilik yıllarına gittiğini belirtmekle söze başladı ve ardından sözlerine şöyle devam etti: “Malatya Arapgirliyim. Ortaokul ikinci sınıfa kadar Arapgir’de ortaokul son sınıfı Tunceli’de okudum. Liseyi parasız yatılı olarak Haydarpaşa Lisesi’nde okudum. Daha sonra da Galatasaray Üniversitesi’nde iktisat ve işletmecilik eğitimi aldım.
Hayatımda bana çok şey kazandırdığına inandığım etkenlerin başında eğitim hayatımda ailemden uzakta yatılı olarak okumam gelir. Öncelikle belirtmem gerekir insanın ailesinden uzakta kalması ona kendi başına karar verme yetisini kazandırıyor. Hani hep derler ya ‘En kötü karar kararsızlıktan iyidir’. Okurken iki yerde çalışıyordum. Hem Haydarpaşa Lisesi’nde etüt ağabeyliği yapıyordum hem de Beyazıt’ta muhasebe bürosunda çalışıyordum. Okulda etüt ağabeyliği yapmak insana liderlik vasfını kazandırıyor ve bence ‘Başarılı olmanın birinci yolu lider olmaktan geçiyor.’ benim size önerebileceğim en önemli şey: ‘Nereye gideceğinizi bilerek çalışın.’ Tabii ki yüksekten başlamanın her zaman avantajı vardır ama başarılı olanları da aşağıda tutamazsınız! Bunun örneğini bizzat kendimde yaşadım Arapgir’de doğdum ancak şu an 10.000 çalışanı olan bir kurumun yönetim kurulundayım. Yani önemli olan önce istemek, sonra çalışmaktır. Ben 1977’de üniversiteyi bitirdim. İki yıl askerlik için sıra beklerken aynı muhasebe bürosunda çalışmaya devam ettim. Askerden geldikten sonra 5 Mayıs 1981’de Laleli’de ofis kurdum. Öğlene kadar bir ayakkabı firmasının muhasebesini yapıyordum öğleden sonra kendi ofisime geliyordum. O zamanlar kendime “İstanbul’daki ilk 5 müşavirlik bürosundan birisi olacağım” demiştim. Çok iyi çalışıyor, iyi para kazanıyordum. Daha sonra bana bir şey olursa çalışanlarımın ne yapacaklarını, müşterilerin ne olacağını düşündüm ve kurumsallaşma kararı aldım. Turgut Özal döneminde özellikle turizm sektöründe bir hareketlilik vardı. Bu durum daha sonra özel okullarla özel hastanelerle devam etti. Özel Acıbadem Hastanesi kurulurken bana geldiler ve ‘Bizim danışmanlığımızı yapar mısın?’ dediler. Ben kabul ettim. Öte yandan ortak arıyorlardı ve ben böylece %10 hisseyle Acıbadem Hastanesi’ne ortak oldum. Bir gün ortaklarla bir araya geldiğimizde işlerin kötü gittiğini öğrendim ve onlara bir hastaneyi satarak borçlardan kurtulabileceklerini önerdim, onlar da kabul etiler. 29 Nisan 1993’te Acıbadem Hastanesi’nin yönetimini ve çoğunluk hisselerini satın aldım. Aslında satın almamdaki amaç, o ana kadar harcadığım parayı kurtarmaktı. Sonrasında karar noktasına geldiğimde ‘Ben bu işte kalıcı mı olmalıyım, yoksa zararımı kurtarıp gitmeli miyim?’ diye düşündüm. Ben bu işte kalıcı olmalıyım dedim. Daha sonra önüme iki hedef koydum. Birinci hedefim Anadolu yakasının en iyi hastanesi olmak, ikincisi ise İstanbul’un ve Türkiye’nin en iyi hastanesi olmaktı. Biz kısa bir sürede Anadolu yakasının en iyi hastanesi olduk. Yalnız bizim farklı bir hedef kitlemiz vardı, varlıklı kesime hitap ediyorduk. Yurtdışına tedavi olmak için gidenleri yurtiçinde tedaviye yönelttik. Böylece önümüze koyduğumuz iki hedefe de ulaştık. Bizim bundan sonraki hedefimiz küresel oyuncu olmak yani dünya markası olmak. Kısacası parasız yatılı olarak başlayıp geldiğim nokta budur sayın konuklar.”
Mehmet Ali Aydınlar konuşmasına son vermeden önce sözlerine son olarak şunları ekledi: “Güçlü insanlarla çalışın. Belki hiçbir insan altında güçlü bir insan istemez ancak siz hiç korkmayın çünkü onlar sizi de yükseltir. Tek başınıza yürüyemezsiniz, takım oyunu oynamayı mutlaka bilin.” Program, dinleyicilerden gelen sorularla devam etti ve KOCAV Başkanı Ali Ürey’in KOCAV atölyesinde hazırlanan ebru tablosunu Mehmet Ali Aydınlar’a takdim etmesiyle sona erdi.
Haber
Fatma KOŞAR (Gelişme 2)