Divan Sohbetleri’ndeProf. Dr. Ali Murat Daryal Hoca’mızın eşi, emekli Öğretim Üyesi Dr. Yıldız Daryal Hoca’yı ağırladık. Yıldız Hoca konuşmasında öğretmenlik hayatında yaşadığı zorluklarını ve güzel zamanlarını öğrencilere, Vakıf mensuplarına bir sohbet havasında dile getirdi.
Eğitim hayatına memleketi Mardin’de başlayan Dr. Yıldız Daryal, dönemin şartları nedeniyle özellikle kız çocukları için okumanın zor olduğundan bahsetti. Ortaokulda toplam beş kız öğrenciden biri olarak mezun olan Dr. Yıldız Daryal, şartların da bilincinde bir şekilde liseye de devam etmek istemesi üzerine yatılı olarak Mardin Öğretmen Okulu’na gider. Marmara Üniversitesi Matematik-Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra da öğretmenliğe başlamış.Bu zorlu şartlara rağmen geldiği nokta itibariyle hepimize somut bir başarı örneği.
Öğretmenliğe “anarşinin en yoğun olduğu dönem” olarak nitelendirdiği zor bir dönemde başlangıç yapmış. Bu zorlu dönemde öğrencilerinideolojik fikirlerden etkilendiğine; üniversitelerin, okulların, sınıfların ikiye bölünmüşlüğüne dikkat çekti. Dönemi birebir yaşayan, birinci ağızdan dinledik tüm olup bitenleri. Bir öğretmen gözüyle “öğrencinin beynini yıkamak son derece kolay. Ne verirseniz öğrenciye,(bilhassa yatılı okulda) öğrenci verilen o bilgiye sarılıyor.” cümleleriyle dönemin öğrencilerinin bölünme sebeplerini yorumladı.
Dr. Yıldız Daryal’ın önem verdiği ve “öğrencilik hayatında evinde yetiştik” şeklinde bahsettiği edebiyat öğretmeni Nazik Erik hocasını da andı. Nazik Hoca İslam Enstitüsü’nde hocalık yapmasının ve başörtüsünü farklı bir şekilde bağladığı için hocaya karşı antipati oluşturulmasından bahsetti. “Kızım bunlar dindar değil dini dar insanlar.” diyerek bir zamanlar Nazik Hoca’nın bu baskı üzerine Dr. Yıldız Daryal’a kurduğu cümleleri aktardı.
“Hak Yemeyin”
Kendisini farklı yerlere götüren eğitim ve meslek hayatındaki tecrübelerini dinleyiciler ile paylaştı. İdealleri üzerinden yaşayan bir insanın hayata dengesini sağlamanın temelinin sabır olduğunu nitelendirerek haktan hukuktan ayrılmamamız gerektiğini öğütledi. Ne iş yaparsak yapalım hak yememeye ve işi en iyi şekilde yapmamız gerektiği üzerinde sıkça durdu. Odak noktamızın ve sorgulamamız gereken kişinin diğer insanlar değil insanın kendisi olması gerektiğinden bahsetti. Kişinin Allah’ın verdiği akılla maddi ve manevi tarafını beslemesi gerektiğini belirtti. Bu cümlelerini Hz. Peygamberin “Küçük cihattan büyük cihada döndük.” sözleriyle örneklendirdi.
Son cümlelerinde zamana iyi riayet etmek gerektiğini, bol ve çeşitli okumaların yapılması gerektiğinin üstünde durdu. Rahmetli eşi Prof. Dr. Ali Murat hocanın da Türk’ün zamana riayet etme konusunda verdiği önem ve ciddiyeti anlatan bir anekdotla cümlelerini sonlandırdı. Sohbetimiz toplu bir fotoğraf çekilmesinin ardından sona erdi.
Kamile OKUDAN(Gelişme1)