Divan Sohbetleri 7 Şubat tarihinde Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan’ın Kültür ve Medeniyet konulu sohbeti ile gerçekleştirildi.
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan savaş zamanında bile bazı kuralların geçerli olduğunu söyleyerek söze başladı. “Siviller, hastaneler, eğitim kurumları ve medeniyet unsurları vurulmaz. Fakat örneğin Bosna’daki Mostar Köprüsü Türk medeniyetinin izini silmek için yıkıldı.” Bosna’daki insanların yaşadığı zulmün sebebinin inançları ve yaşam biçimleri olduğunu ama buna karşılık bizim geleneğimizde inançlara saygının esas olduğunu aktardı.
Kültürün Üç Unsuru
Sohbete kültürün önemli olan üç unsurundan bahsederek devam eden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan, bunların sırasıyla; doğum ritüeli, önemli gün ritüeli ve ölüm ritüeli olduğunu ifade etti. Bu üç unsura bakarak, bu ritüelleri gerçekleştiren kişinin hangi kültüre ait olduğunu öğrenebileceğimizin de altını çizdi. “Örneğin doğum ritüelinde insanın kimliği ortaya çıkar. Kültür coğrafyasına aidiyet buna bağlı. Bizim için doğan çocuklar temiz ve günahsızken Hıristiyanlar için kirli ve günahkardır.”
Ahlak Dinden Önce Gelir
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan kültür ve medeniyet denildiğinde akla gelen başka bir kavram olan ahlak kavramına da değindi. Bazı insanların düşündüğünün aksine ahlakın dinden sonra gelen ve dinden önce var olmayan bir kavram olmadığının altını çizdi. Bu kanaatin aksine, “Ahlak kavramı dinden önce gelir. Ahlak ve eminlik hukukla ilgilidir. Hukuk ise dinlerden öncedir.” şeklinde konuyu özetledi.
Medeniyet Duruşu
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan sohbete medeniyet kavramını izah ederek devam etti. Medeniyetin en kısa ifade ile “kültürün somutlaşması” olduğunu aktardı. Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan, mimari eserler üzerinden medeniyet izlerinin takip edebileceğini anlatırken örnek olarak da külliyeleri verdi. Külliye anlayışının başka medeniyetlerde bulunmadığının da altını çizerken, Türklerin de medeniyete katkısının bambaşka olduğunu vurguladı. “Mesela külliye yapılırken ilk olarak hamam yapılır. Çünkü temizlik hassasiyeti yüksektir. Bu bir medeniyet duruşudur.”
Dr. Öğretim Üyesi Ertan’ın bize aktardıklarından bu medeniyet duruşunun sıradan görünen bir mimari eserde de şaheser niteliği taşıyan yapıtlarda da ortak unsurlar sergilediğini anlıyoruz. Örneğin küçük bir camide de Süleymaniye Camii’nde de aynı akustik hassasiyet sonucu mikrofonun ve hoparlörün olmadığı zamanlarda insanların nasıl kolayca imamı duyabildiğine dikkatimizi çekti. Sohbet soru cevap faslı ardından hatıra fotoğrafı çekilerek sona erdi.
Ömer Bolat
(İhtisas 2)