Kültür Ocağı Vakfı’nın “Yarın” dergisi ile birlikte düzenlediği “Saygı Gecesi” programı ile Vakıf Meclisi Üyesimiz Mehmed Niyazi Özdemir anıldı.
Gazeteciliği ve romancılığı yanında milliyetçilik, hukuk ve Türk-İslam tarihi üzerine derinleşen düşünce eserleri ile tanınan, Mehmed Niyazi’ye “Saygı Gecesi” 17 Mart 2018 Cumartesi günü Ömer Lütfi Mete Salonu’nda gerçekleştirildi.
Program, “Yarın” dergisi adına Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Bilal Yamak’ın konuşması ile başladı. Yamak’ın, ardından Vakıf Başkanı Av. Dr. Ali Ürey kürsüye gelerek Mehmet Niyazi hakkında ve programın amacına yönelik duygu ve düşüncelerini dile getirdi.
Program; oturum moderatörlüğünü yapan Dr. Öğr. Üyesi Zekeriya Kökrek’in “böyle bir hizmetin yapılması dahi bu çorak topraklarda çok önemlidir” sözleri ile başladı. Kısaca programın önemine değinen Dr. Öğr. Zekeriya Kökrek ilk olarak sözü Kırklareli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cem Sökmen’e verdi.
Cem Sökmen; Mehmed Niyazi Özdemir’in Türkiye’ye kesin dönüşünden sonra İSAM’a gitmeye başladığından akşamları Yazar Birliği’nde sohbetlerinin olduğundan ve burada Mehmed Niyazi’nin etrafında birkaç kuşağı birlikte tanıdığından söz etti. “Yayımlanmış iki kitabım var, ikisinin arkasında da Mehmed Niyazi Ağabey var, yani daha açık nasıl ifade edebilirim” şeklinde derin sevgi ve saygısını ifade ederken, Mehmed Niyazi’yi kişisel olarak kendi hayat yolculuğunda Beyazıt, Divanyolu, Cağaloğlu’nda bulunan mekânların, merkez kişiliklerinden birisi olarak tanımış olduğunu ifade etti.
Programın sıradaki konuşmacısı Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aksoy idi. Sözlerine Erol Güngör’ün sözlerini hatırlatarak başlayan Doç. Dr. Mustafa Aksoy, Mehmed Niyazi’nin kendisine sık sık ” Birileri yazmış, kaç yıl geçmiş biz alıp okuyoruz. Şunu umutma; yaz, yaz, yaz. Bugün okunmazsa yarın mutlaka okunur.” dediğini ve Mehmed Niyazi’nin bu sözüne uyarak elinden geldiğince yazmaya çalıştığını söyledi. İki Dünya Arasında adlı eserin, vatan için nelerden vazgeçildiğinin belki de dünyadaki en güzel örneği olduğunu bizim ise onu yalnızca bir aşk romanı olarak okunduğumuz noktasında yakındı. “Hissiyatla sevmeyin. Yalnız hissiyatla tavır göstermek sahtekârlıktır. Mehmed Niyazi’yi seviyorsanız, fikirlerine hayransanız fakat Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği gibi kitaplarını okumuyor ve okutmuyorsanız size sağlıklı bir gözle bakılamaz.” Dedi. Doç. Dr. Mustafa Aksoy, son olarak da Mehmed Niyazi’nin eserlerinin bir roman olarak değil de fikri eserler olarak değerlendirilmesinde fayda gördüğünü belirtti.
Senail Özkan ise sözlerine Mehmed Niyazi’ye şifa dilekleri ile başladı. Ardından, evinin bir tekke gibi olduğundan ve yörüngesinde her tipten insanın var olduğundan, kendisine yöneltilen en basit hatta can sıkıcı soruları bile hiç üşenmeden esprili bir dille cevapladığından söz etti. “Kahramanlarını usta bir
şekilde ironi marifetiyle konuşturuyor, kahramanlarının çelişkilerini açığa çıkarıyor, dimağlarını boşaltıyor ve içlerindeki öze ulaşıyor.” Diyerek şöyle devam etti: “Özellikle İki Dünya Arasında ve Dahiler ve Deliler adlı iki eserinde üslubunu, fikrini, estetik yaratmasını, ruh çıkmazlarını ve topluma bakışını ortaya koymaktadır.” Senail Özkan, “Herkesi sigaya çekeni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Dr. Öğr. Üyesi Zekeriya Kökrek Mehmed Niyazi’nin eserlerindeki amacının hayat ve zaman mermerinde Türk tarihini, Türk değerlerini ortaya çıkarmak olduğunu ve bunun felsefi temellerini tarihte aradığını söyledi. Kendisinin okuyup etkilendiği yerlerden de bahseden Dr. Öğr. Üyesi Zekeriya Kökrek, Mehmed Niyazi’nin bütün eserlerinde göz teması sağladığı sahneler var.” Diyerek sözlerini sonlandırdı.
Program, katılımcıların sorularının cevaplanması ve Mehmet Niyazi Özdemir’in arkadaşlarının da birkaç kelam etmesinin ardından noktalandı.
Hazırlayan
Tuğçe KABAKÇI Giriş 2