“Selam el(il) yurt, selam halkım
Sana dilden(gönülden) tümen tazım”
Bünyamin Aksungur, “Türk dünyası müziklerinde vatan, millet, hürriyet duygusu ve sevgisi” konulu divan sohbetine Senüber Tursun’un Doğu Türkistan selamlaması ile başladı. Türküyü söylerken aynı zamanda içinde geçen kelimelerin anlamlarını açıklayarak şiirlerin duygusuna dinleyenleri de ortak etti. Müzik terminolojisi ve teknikleri kapsamında “Rubab, Tambur, Kaşgar Rubabı” ndan bahsedildi. Dotar sazının şahı olarak kabul edilen Abdurrehim Heyit’in Karacaoğlan tarzına benzer bir türküsünü söyleyen Bünyamin Aksungur, müstehcen nitelikte bir aşk şiirinin dizelerindeki imgeleri açıklayarak arka plandaki vatan sevgisini anlatarak herkesi şaşırttı. Çay, simit, sohbet ve müziğin birleşmesiyle öğrencilerin de katkısı ve sorularıyla daha anlamlı bir hal aldı. Bünyamin Hoca, yazan bir millet olmadığımızı vurgulayarak yazılı düşünmemiz gerektiğini saçma sapan da olsa fikirlerimizi yazmamız gerektiğini ve zamanla bu yeteneğin gelişeceğini vurguladı. Enver Paşa’nın korbaşılar hareketinin Çin ve Rusya’ya karşı başlattığı uyanıştan birçok kıymetli şairler çıktığı belirtildi. Onlardan biri olan Magcan Cumabay’ın Osmanlı Devleti’nin Sevr’i imzalaması üzerine o zamanki sansür nedeniyle sembollerle yazılan bir türkü söylendi. Bünyamin Aksungur, vatan temalı türküleri sırasıyla; Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan, Türkiye, Kırım, Azerbaycan, Tuva Türkleri, Başkurtlar, Tatarlar, Özbekistan, Kerkük, Balkanlar’dan okudu. Dombranın önemine dikkat çekerek, Kazakların her Kazak evinde bulunduğunu söyledi. Dombranın Anadolu’ya gelmesiyle Tambura denildiğini aktararak, bizim klasik müziğimizde de Tambur olduğuna dikkat çekti ve halk müziğinde orta boy bağlamalara tambura ifadesi kullanıldığını tarihsel süreç ile açıkladı. Türkiye’de vatan sevgisi olarak Dilaver Cebeci’nin Türkiye’m ve Ceddin Deden türküleri söylendi. Bünyamin Aksungur “Ey Güzel Kırım” türküsünü söyledikten sonra Macaristan’da katıldığı Turan Kurultaylarından söz etti. Turan Yazgan’ın “Allah’ın yeryüzünde ırkçılık geni vermediği tek millet Türk milletidir” sözünü aktararak Avrupa’da Amerika’da zencilere otobüslerde yer verilmezken bizim şehzadelerimizin zenci sütannelerden beslendiklerini, beş yüz sene önce padişahımızın zenci kadının elinden kahve içtiğini söyledi. Türk milletinin misafirperverliğini birkaç örnekle açıklayan Bünyamin Hoca şöyle söylemiştir:“ 1980’lerde Afganistan’dan binlerce kişiyi aldık. İsa Yusuf Alptekin 1600 kişiyle Türkiye’ye geldi. 1990’lı yıllarda peşmergeler geldi. 1987-1988’de Bulgaristan’dan insanlar aldık. Yahudileri aldık. Yakın zamanda Suriye’den gelenleri aldık. Devamlı alıyoruz, hiç dışlamıyoruz. Çünkü misafirperver bir milletiz.” Albümünün çıkacağı müjdesini veren hocamızdan sonra KOCAV’ın öğrencilerinden Türkmenistanlı Bossan, dotar sazıyla türkü söyledi. Bünyamin Hoca, son olarak Anayurt Marşı’nı söyleyip Türklerin çektiği acı ve dramları belirttikten sonra divanı şöyle bitirdi;
“Sabret Gönül bir gün olur bu hasret biter
Çekilen acılar canım gün olur geçer”
Oğuzhan KANAT
(İhtisas 2)