100. Yılında Cumhuriyet Dün-Bugün-Yarın üst başlıklı Konferans/Panel/Açıkoturum dizimize 20 Nisan 2024 tarihinde “Cumhuriyet Dönemi Anayasa Hareketleri ve Yeni Anayasa İhtiyacı” paneliyle devam ettik. Panel, KOCAV Başkanı Av. Dr. Ali Ürey yönlendiriciliğinde TBMM Başkan Müşaviri Doç. Dr. Şeref İba’nın konuşmacı olarak katılımıyla Erol Güngör Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Siyasi rejim, devleti oluşturan kurumlar ve kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kurallardır
Bir devlet hayatında en çok tartışılan konunun ilgili devletin siyasi rejimi, siyasi sistemi ve bunu düzenleyen anayasalar olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Av. Dr. Ürey, Prof. Dr. Yaşar Gürbüz’ün “Siyasi rejim, devleti oluşturan kurumlar ve kurumlar arası ilişkileri düzenleyen kurallardır.” sözüne atıf yaparak bu kuralların düzenlenmesi için alelade bir yasadan çok bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştir. “Eğer bir devletin kurumları işlemiyorsa, halk mutsuzsa, ekonomik sorunlar varsa, adalet yıpranmışsa veya kamu vicdanı rahatsızsa bu sorunları düzeltmek için sistem, rejim ve kuralların oluşturduğu anayasalar tartışılır.” diyerek anayasanın tartışılmasına neden olan faktörleri dile getirdi ve sonrasında sözü Doç. Dr. İba’ya bıraktı.
Anayasa bir ülkenin iç meselesinden fazlasıdır
Cumhuriyet dönemi modern anayasa projesinin kamu gücünü sınırlama gayreti olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. İba, anayasa olgusunun sadece bir ülkenin iç meselesi olmadığını ifade etti. Anayasanın, muasır medeniyetler seviyesini etkileyen bir metin olduğunu vurgulayarak onun iç meseleden çok daha fazlası olduğunu belirtti. “Bir ülkenin milletlerarası anlaşmalardan kaynaklanan yükümlülükleriyle alakalı kendi anayasasını bahane etmesi mümkün değildir” diyerek 1932 tarihli Milletler Cemiyeti Adalet Divanı’nın bir kararına atıf yaparak anayasa yapım süreci ve anayasa metninin geliştirilmesi konusunun o ülkenin iç meselesi olmadığını, aksine ilgili ülkenin dünya sıralamasına etki eden bir faktör olduğuna dikkat çekmiştir. Anayasacılık hareketinin özünün kuvvetler ayrılığı ilkesi ve özgürlük projesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. İba kuvvetler ayrılığı ilkesinin anayasacılık hareketi için temel bir reçete olduğunu ifade edip, kamu kuvvetinin sınırlandırılması için kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemine değindi.
Cumhuriyet öncesi anayasal hareketler
Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası anayasacılık hareketlerine değinerek sözlerine devam eden Doç. Dr. İba ilk anayasacılık belgesi olan Sened-i İttifak’ın, anayasacılık sürecinde önemli yer tutan 1839 Tanzimat Fermanı’nın, 1856 Islahat Fermanı’nın ve ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’nin önemine değinerek Cumhuriyet öncesi Türk-Osmanlı Anayasacılık hareketlerini dinleyicilerine aktardı. Konuşmasının devamında TBMM’nin açılma sürecine kadar geçen döneme kısaca değinerek TBMM’nin açılmasından sonra Mustafa Kemal tarafından Umde-i Esasiye adıyla tabir edilen dört maddelik önergenin önemi üzerinde durdu. Bu önergenin devlet için adeta bir kuruluş haritası olduğunu söyleyen Doç. Dr. İba bu önerge ile meclis hükümeti rejiminin benimsendiğini açıkladı.
Cumhuriyet sonrası anayasallaşma
Tarihimizdeki ilk anayasa olan 1921 Anayasası diğer adıyla Teşkilat-ı Esasiye Kanunu hakkında dinleyicilerine bilgi vererek bu anayasanın yürürlükte olduğu dönem Kanuni Esasi’nin de yürürlükte olduğunu, bu sebeple de bu döneme iki anayasalı dönem denildiğini ve bir geçiş dönemi olduğunu dile getirmiştir. Ardından 1924 Anayasası’ndan bahsederek bu anaysa ile yapılan değişikliklere ve yapılma sürecine dikkat çekti. Bunun akabinde sırasıyla 1961 ve 1982 Anayasa’larına da değinerek Türk tarihindeki anayasallaşma sürecini aktardı. 1982 Anayasası’nın geçirdiği değişikliklerle birlikte günümüze ulaşma serüveninden bahseden Doç. Dr. İba 1982 Anayasası’nda 2017 yılında yapılan değişikliğin bir milat olduğunu ifade etti.
2017 yılında yapılan değişikliğin içinde birçok eksiklik barındırdığını dile getiren Doç. Dr. İba bu eksikliklerin giderilebilmesi için ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, yapılan kısmi değişikliklerin bu eksikliği gidermeye yeterli olmadığını ifade etmiş, yeni bir anayasanın Türkiye için elzem olduğunu vurgulamıştır. Bu sözlerinin ardından dinleyiciden gelen sorular cevaplandırıldı ve Doç. Dr. İba’ya ebru tablosu hediye edilerek konferans sonlandırıldı.
Dinleyicinin Gözünden
“Kendisinin çok iyi bir anayasa hukukçusu olduğunu düşünüyorum. Sorduğum sorulara çok güzel cevaplar verdi. Şeref İba’nın kitaplarını alıp okumayı düşünüyorum. Genel olarak konferansı beğendim. Benim için verimli geçti.” (Burçin ÇİL / İhtisas 2)
“Şu anki anayasada olan eksikliklerden bahsedilen ve neden yeni anayasaya ihtiyaç duyulduğunu açıklamaya yönelik bir konferans oldu. Şu anki anayasamızı darbe anayasası olmaktan çıkarmanın önemine vurgu yapıldı. Ancak ben yapılan açıklamalardan pek ümitvar olmamam gerektiğini anladım. Çünkü yeni anayasanın herhangi bir sorunu çözeceğinden bahsedilmedi. Yeni anayasanın içerik itibariyle değil de şekli ve teknik açıdan öneminin vurgulandığı bir konferans olduğunu düşünüyorum.” (Ömer Faruk Akar / Giriş 2)
Hazırlayan: Efsanur Tekin (İhtisas 2)