KOCAV, her dönem olduğu gibi ahde vefanın ve ebedi kardeşliğin kalesi olmaya devam etmektedir. KOCAV Hukuk Araştırmaları Kürsüsü ev sahipliğinde geçtiğimiz günlerde ahirete intikal eden kıymetli Avukat Kazım Ayaydın’ı anma etkinliği gerçekleştirildi.
İlk konuşmacı Vakıf Başkanımız Av. Dr. Ali Ürey, konuşmasında çok değerli bir insanı kaybettiği için üzgün olduğunu, yokluğunu her zaman hissedeceklerini söyledi. Ayaydın’ın kendisi için anlamını şu sözlerle anlattı: “Kazım Ayaydın hep aynı çizgide devam etti. Ben yabancı bir mekânın kapısını çaldığını hatırlamıyorum. O sürekli camianın sınırları içerisinde kaldı. Gerçekten de ağzından hayatının hiçbir aşamasında bir tek olumsuz kelime duymadım.” Ürey, Ayaydın’ın sadece ve sadece inandığı davaya hizmet ettiğini vurgulayarak ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileyip sözlerini sonlandırdı.
İkinci konuşmacı olarak Kazım Ayaydın’ın kızı Ülkü Ayaydın söz aldı. Anma programını gerçekleştiren Vakfımıza teşekkür ederken acısının çok taze olduğunu, ağlamamasının ve üzülmemesinin elinde olmadığını söyledi. 43 yaşında olan Ülkü Ayaydın, babasını anlatmanın da bir 43 sene süreceğini ifade etti. Akabinde sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Hiç sevgisini göstermekten imtina etmezdi. Bize de hep onu söylerdi; sevginizi gösterin, sevginizi birbirinize kısıtlamayın. Aşk adamıydı benim babam, aşka çok hürmet ederdi. Anneme de âşık bir adamdı. Çok iyi ahlaklıydı.”
Aile Hususunda Çok Dikkatli
Ardından sözü Kazım Ayaydın’ın oğlu Avukat Metehan Ayaydın aldı. İçindeki boşluğun tarif etmenin zor olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Ama aramızda geziniyor; ‘devam edeceğiz, o çoban ateşlerini yakıp birleştirip yol almaya devam edeceğiz’ diyor. Bunu duymazdan gelmeyin.” Babasının dostlarına babasını anlatmasının zorluğunu vurgularken aile ilişkilerini anlatmasının önemli olabileceğini söyledi. Aile hususunda babasının çok hassas olduğunu, evliliğe çok önem verdiğini hatta gelen boşanma davalarında baba oğul yuvayı kurtarmak için çalıştıklarını söyledi. Akabinde Metehan Ayaydın “Kazım Bey buna inanırdı, güçlü toplumların güçlü ailelerle oluşabileceğini, güçlü bireylerin güçlü ailelerden çıkacağını bildiği için aile hususunda çok dikkatliydi. Bana sadakat ve şefkatten vazgeçmediği sürece evliliğin zehir olmayacağı nasihatini verirdi.” ifadelerini kullandı. Annesi Yıldız Ayaydın’a teşekkür etti ve babasının bu kadar sevilmesinin arkasında Yıldız Ayaydın’ın fedakarlıklarla dolu hayatı olduğunu söyledi.
Dimdik ve Sözünün Eri
Merhum Ayaydın’ın üniversite yıllarındaki dostlarından Namık Nas Ayaydın’ın lakabı olan “Demokrat” ismine uygun yazdığı şu satırlarla onu andı: “Davasına sadık bu güzel insan, elif gibi dimdik ve hep doğruydu. Menfaati için hiç savrulmadı. Oradan oraya hiç yer aramadı. Kadife eldivende demir yumruktu. Ruhuyla gönlüyle sevdalanmıştı davasına. Alparslan Türkeş’in izindeydi. Turan’a giden bir yolda idi. Kazım Ayaydın’dı o. Ay aydın ve pak.”
Sonra sözü Prof. Dr. Mustafa Erkal aldı. Konuşmasının başında vefalı olmanın önemine değinip KOCAV’a düzenlenen anma töreni için teşekkür etti. Daha sonra sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bugün burada sanki yetmişli yılları yaşadık. O yıllarda olup bitenler gerçekten çok düşündürücü, üzücüydü. O günler çok zorluydu.” Merhumla İstanbul Üniversitesi’nde sık sık karşılaştıklarını ve kendisini hep takdir ettiğini söyleyen Erkal, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “İnanıyorum ki bu gibi güzel hizmetleri yapmış olan, ‘bana ne’ anlayışıyla değil, ‘kimse olmasa ben varım’ zihniyetiyle, davasına sahip olmuş ve mücadele vermiş olan insanları unutmak mümkün olmaz. Onlar devamlı yaşar ve yaşatılır.”
Söz alan diğer dostları, merhumla olan güzel anılarını anlattılar. Kendisinin doğuştan lider, birikimli ve nezaket sahibi bir insan olduğunu ifade ettiler. Aile üyelerine baş sağlığı dilediler. KOCAV olarak merhuma Allah’tan rahmet, sevdiklerine sabır ve başsağlığı dileriz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Berat Tâlha DOĞANER (Giriş 1)