Genç Divan Sohbeti’nin aralık ayı konuğu İstanbul Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Cafer Erdem Umudum oldu.
7 Ekim 1991’de Erzurum’da hayat serüveni başlayan Umudum, Erzurum’daki ilk gençlik anılarından başlayarak; 2009 yılından bu yana İstanbul’da sürdürdüğü yaşantısından, bu süreçteki tecrübelerinden söz ederek sohbete devam etti.
İlk molayı Divan Sohbetleri’nde dinlediği Sadettin Ökten Hoca ve Emin Işık Hoca’da veren Umudum’un ilk durağı Seyyid Ahmet Arvasi Hoca oldu. Arvasi Bey hakkında “Bana kendimi armağan eden adamdır.” sözlerini sarf etti. Arvasi Bey’i okumasının ilk sebeplerinin siyasi ve ideolojik sebepler olduğunu söyleyen Umudum; daha sonraları ideolojik okumaların üniversite döneminde kendisini tatmin etmediğini, biraz daha başka şeyler okumak, öğrenmek ihtiyacının olduğunu belirterek Arvasi Bey’in diğer eserlerini de okuduğunu ve hâlâ okumaya devam ettiğini söyledi. Bununla beraber bu eserlerin kapatılabilecek, tüketilebilecek eserler olmadığına vurgu yaptı. “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” eserini okumasının Dr. Zekeriya Kökrek ile tanışmasına vesile olduğunu anlattı. İkinci molayı Necip Fazıl Kısakürek’te veren Erdem Umudum, bu noktada Nihal Atsız hakkında önemli noktalara da değindi. Necip Fazıl’dan bahsederken; onun, Nihal Atsız’ın dava adamlığına, mertliğine, inancına hep imrendiğini belirttiğini söyleyen Erdem Umudum, Nihal Atsız’ın, klasik bir Türk gibi Allah’ın işine karışmadığını söyledi. Bu noktada Fatih Sultan Mehmet’in Bosna’ya gönderdiği alperenlere verdiği fermandan bahseden Umudum’un, Fatih’in onlara “Gidin, ihtiyaçlarını sorun; ama Allah’ın soracağını kuldan sormayın.” beyanında bulunduğunu belirtmesi Nihal Atsız’a getirilen tenkitlere bir cevap niteliğindeydi.
Din konusu açılmışken Erdem Umudum’un sarf ettiği şu sözler dikkate değerdi: “Din alanı benim alanım değil. Ben dine dışarıdan bakıyorum. Müslüman olarak dini yaşamaya çalışıyorum ama toplumun yönlendirilmesinde, dine bu kadar atıf yapılması sağlıklı değil diye düşünüyorum.”
Konuşmasının geri kalanında Batı medeniyetinin insanla değil de eşya ile muhatap olduğundan, bu sayede hatayı sıfıra indirmek istediğinden bahseden Erdem Umudum, Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Kendini Arayan İnsan” ve “İnsan ve İnsan Ötesi”nde karşı durduğu tavrın da bu olduğundan söz etti. “Batı medeniyetinden gelen o perdelemenin üzerine; 21. yüzyılda nasıl Müslüman olunur, çağdaşlığa bu kadar maruz kalındıktan sonra nasıl Müslüman Türk olunur sorusunun cevabını bulmanın yolu olarak Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’dan istifade ettik.” Değerlendirmesini yaptı. Konuşmasına devam ederken, Arvasi Hoca’nın kendisini en çok etkileyen kısmının “Kendini Arayan İnsan”da geçen, “Kendimi bildim bileli sayısız iyi, sayısız doğru, sayısız hakikat değiştirdim. Her defasında tanrımı kaybettim zannediyordum ve her defasında Hazreti Peygamber Mekkeli müşriklerin putlarını yıktığında Mekkeli müşriklerin yaşadığı ıstırabı yaşıyordum. Tanrı’dan uzaklaştığımı zannediyordum bilakis Tanrı’ya yaklaşıyormuşum.” Sohbetin son bölümünde Erdem Umudum kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
Hazırlayan
Cebrail KALE (İhtisas 2)