19 Nisan 2024

Mezunlarımız Üçüncü Kez Buluştu

Her geçen yıl, kökleriyle daha derinlere, dallarıyla yükseklere uzanan KOCAVçınarında mezunlar üçüncü kez buluştu. KOCAV Mezunlar Buluşması, 19 Ekim Cumartesi Günü saat 19.00’da İstanbul Üniversitesi Prof. Dr. fuat Sezgin Konge Kültür Merkezi’ndeki yemek ile başladı. Gelenlerin, bir KOCAVlı olmanın manasıyla hiç gitmeyenleri ağırladığı programda, miniklerden büyüklere kadar paylaşılan renkli dakikalarda, adeta samimiyetten bir mozaik sergilendi Buluşmanın ilk açılış konuşmasını KOCAV Mezunlar Koordinatörü Av. Yunus Koçal yaptı.

“KOCAV Medeniyet Tasavvurumuzun Deniz Feneridir”

“Fındıkzade’nin ilk mezunlarının, Hacı Arif Bey Konağı mezunlarının, Erol Güngör Kültür Merkezi mezunlarının bugün KOCAV’da, Mütevellide, Vakıf Meclisi’nde temsil edildiklerini ve var olduklarını görebiliyoruz. Hacı Arif Bey Konağı’nın restorasyonunda, Erol Güngör Kültür Merkezi tadilatında Seyyid Ahmet Arvasi Kültür Merkezi’nin satın alınmasında veyahut her bir tuğlasında KOCAV mezunlarını görebiliyoruz. KOCAV dergilerinde, yayın evinde; spor etkinliklerinden kültür sanat, eğitim faaliyetlerine kadar hemen her yerde KOCAV’ın her faaliyetinde, KOCAV mezunlarını görebiliyoruz. Dün KOCAV’ın koridorlarında birer öğrenci olarak gezen Mehmet Akif Okur Hoca’nın, Murat Elmalı Hoca’nın, Mesut Aytekin Hoca’nın bugün KOCAV’ın eğitim faaliyetleri çerçevesinde Vakıfta ders verdiklerini görebiliyoruz. Tam da burada KOCAV mezunlarımızdan Ümran Ay Ablamızın Eğitimden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak göreve başladığını sizlere duyurmak ve hatırlatmak istiyorum.

KOCAV’ın kapısı herkese her zaman açıktır. Öğrenci olup mezun olup gittiğinizde bıraktığınız sıcaklığı burada bulacağınızdan emin olduğunuzu biliyorum. Çünkü biz KOCAV’ın samimiyetine, sıcaklığına, hasbiliğine güveniyoruz. Her birimizin duygu ve düşünce dünyamızın kesişim noktası, vatan ve millet sevdamızın, medeniyet tasavvurumuzun deniz feneridir KOCAV.”

“Türk Milleti’ ne Hizmetkâr Yetiştirmenin Peşindeyiz”

KOCAV Mezunlar Koordinatörü Av. Yunus Koçal’dan sonra Vakıf Başkanımız Av. Dr. Ali Ürey, KOCAV öğrencilerini ve orada bulunan herkesi selamlayarak açılış konuşmasına başladı ve sözlerine şöyle devam etti:“Bugün Türkiye’nin dört bir yanından gelen arkadaşlarımızı gördüm. Kimleri saysam ki? Ankara’dan gelenleri, Antalya’dan gelenleri,şu an aklıma gelmeyen birçok şehirden gelen mezunlarımızı gördüm. Mezunlarımızın yanında eşlerini, yanlarında çocuklarını, kucaklarında bebeklerini gördüm. Bu durum, bu zamana kadar ısrarla ifade ettiğimiz KOCAV’ın bir aile olduğu gerçeğini, bugün bir kez daha gösterdi ve bizi seven veya sevmeyen (Allah’a şükürler olsun ki sevmeyenimiz yok denecek kadar az) herkes tarafından görüldü ve tescillendi.”

Av. Dr. Ürey konuşması boyunca KOCAVlı gençlerin heyecanına heyecan ve tecrübe katarken salondaki herkesin orada bulunma amacını şu sözleriyle özetledi: “Biz sizlerin bu millete, büyük Türk Milletine, büyük Türk devletine hizmet etmenizi bekliyoruz. Bu Vakıf yapısı altında düne kadar size ağabeylik yapan, hocalık yapan büyükleriniz bu zamana kadar sizden hiçbir talepte bulunmadı. Hiç şüpheniz olmasın ki yine bulunmayacaktır. Ama ola ki gün gelir de böyle bir talepte karşılaşırsanız KOCAV’da yetişen gençlerin tercihi devletten yana olmak, adaletten yana olmak, Türk milletinden yana olmaktır. Bunu asla unutmayın.

Türk Milletine Hizmetkâr Yetiştirmenin Peşindeyiz

“Biz burada KOCAV’a veya bizlere hizmetkâr yetiştirmenin peşinde değiliz. Biz burada bu büyük Türk milletine hizmetkâr yetiştirmenin peşindeyiz. Allah’a kul olacak, habibine ümmet olacak insanlar yetiştirmenin peşindeyiz. Bunu yaparken de ‘Büyüklerimiz bilir, abim bilir, hacım bilir, hocam bilir’ demeyen, sorgulayan, eleştiren, araştıran nesiller yetiştirmenin peşindeyiz. Bugün görüyorum ki Türkiye’nin dört bir yanında gerek memur olarak gerek özel sektörde çalışan olarak hizmet veren KOCAV’lılar, çalıştıkları bütün kurumlarda parmakla gösteriliyordular. İşte bu başarı, bu çatı altında yer alan yöneticilerin, hocalarımızın, Abdurrahman Efendisinden, Sadık Efendisinden, Nergül Ablasına kadar bütün KOCAV ailesine aittir.”

“Fındıkzade’den Sonsuzluğa Akıp Giden Bir Yol”

Başkanımızdan sonra kürsüyeVakıf Meclis ve Mütevelli Heyeti Üyemiz Mezunlarımızdan Doç. Dr. Murat Elmalı çıktı: “Pek çok okuldan mezun oldum. Yalnız bu mezuniyetler ve tahsil sürecinde bir kapıdan içeri girdik. Bu girdiğimiz kapı da bir ocağa açılıyor. Bu ocakta hem çay kaynıyor hem çorba kaynıyor ve her daim kaynıyor. Ve bu çay çorbanın içerisine sevgi, saygı katmış, insanlık katmış pek çok şey katmış. Bu ocakta ilim var, irfan var, kültür var, insana değer var. En önemlisi de bu ocakta bir yol var. İlmin irfanın ilmek ilmek işlendiği, hakkın, doğrunun gözetildiği, insanı ilme yönlendiren, kültüre sanata yönlendiren Fındıkzade’den sonsuzluğa akıp giden bir yol. Bu yol her ne kadar bizi mezun olarak davet etseniz de bu yola girenlerin mezun olmadığı bir yoldur. Bu yola girdik bu yoldan da mezun olmadık. Bu yolda bize okutulan dersleri almaya devam ediyoruz. Hem alıyoruz hem veriyoruz, hem kazanıyoruz hem paylaşıyoruz. Allah bu yolu daim kılsın. Bu yolda yürüyenleri, bu yolda yürüyüp de memlekete hizmet edenlerin yolunu açık kılsın.Allah ocağımızı şen, gönlümüzün ateşini har kılsın.”

“KOCAV Hala Öğretmenlik Yapmaya Devam Ediyor”

Elmalı’nın ardından Mezunlarımız adına Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeniz Gülşen Marangoz Yavuz Hanımefendi söz aldı ve konuşmasına şöyle devam etti:“Üniversite sisteminin içinde formasyon derslerinin içinde verilemeyen bazı değerleri özellikle biz bu Vakıf çatısı altında aldık. Bunlar neydi ki bizim öğretmenliğimize de büyük ölçüde ışık tuttular? Emin Işık Hoca’mızda veya Mehmet Niyazi Hoca’mızda ve büyüklerimizin hepsinin tavrında öğrenci demeden yaşıt demeden herkese karşı gösterdikleri o tevazu, büyüklerin ülkemizin manevi değerlerini yaşatan tavırları…

KOCAV yaşım kaç olursa olsun bana o asil duruşuyla milli manevi değerlere verdiği kıymetle hala öğretmenlik yapmaya devam ediyor. Büyüğünün karşısında oturma biçiminden tutun da büyüğüyle karşılaştığı zaman selam vermeyi gereksiz bulan, selam veren arkadaşını çıkarcı olarak değerlendiren ve sayılarının böyle büyük bir çoğunlukla ifade edebileceğimiz bir öğrenci grubu tabiri caizse gümbür gümbür geliyor. Peki, bunların eğitiminde eksik kalan halkayı nasıl tamamlayacağız deyince yine karşımıza KOCAV gibi varlığını Türk milletine milli manevî değerlere adamış olan vakıfların kıymeti katbekat artarak çıkıyor.”

“KOCAV Sayesinde İkinci Bir Üniversite’den Mezun Olduk”

Son mezun konuşması Sakarya Savcısı Ahmet Selçuk Aksoy tarafından yapıldı. “Şükürler olsun ki KOCAV bize Yüce Yaradan’ı ve bir Türk çocuğu olduğumuzu asla unutturmadı. Bizler gibi taşradan üniversiteye öğrenim için gelen gençlere bir ufuk sundu. Bizlere ayakları yere sağlam basan bir eleştiri kültürünü benimsetti. Sunduğu burslarla bizlerin daha kolay okumasına katkıda bulundu. 

Burada ülkemizin önemli aydınlarıyla hemdem olmamızı, onlardan istifade etmemizi sağladı. Sizler gibi kıymetli dostları bizlere kazandırdı. İstanbul Üniversitesi’nde okuduğumuz için, Vakfımızın okulumuza yakın olması hasebiyle nerdeyse her günümüz Vakfımızda geçti. Böylece bizim ikinci bir ocağımız oldu. Ve yine KOCAV sayesinde ikinci bir üniversiteden mezun olduk.

Gelin hep birlikte sizler gibi, bizler gibi KOCAV’ın sıralarından geçen gençlerimize maddi ve manevi destek olalım, onları hep birlikte yarınlara hazırlayalım. Sözlerimi Vakfımızın sloganıyla bitirmek istiyorum. ‘Hilalin gölgesinde kalemin izinde’ daha hep birlikte nice yıllara diyorum.”

Ortak duygu ve düşüncelerin aktarılmasından sonra Buluşma’daVakfa maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen 2010 yılı ve öncesi mezunlara plaket takdim edildi. Plaket alan mezunlarımız: Ahmet Selçuk Aksoy, Yunus Emre Kartal, Turgut Kozan, Sefai Erkan, Semin Özkan, Tuğba Çetinkaya, Ertuğrul Furkan Erim, Fikriye Yalçın Kartal, Ali Kürşat Sak, Ercan Özcan, Ahmet Cingöz, Semih Yeni,Gülşen Yavuz, Aydın Özkan, Abdurrahman Kılıç,Adem Bölükbaşı, Erdal Bilgiç, Kübra Telli, Nazan Demirci, Tuğrul Yörükoğlu, Doğukan Maden.

KOCAV 3. Mezunlar Buluşması, Vakfımız mensuplarından Yusuf Alper Güllü ve ekibinin kahramanlık türkülerini söylediği konserin ardından, davetlilerin damağında hiç unutulmayacak bir tat bırakarak son buldu.