“A. Haluk Dursun ve Beş Şehirlisi” Öğrenci Sempozyumu’nda 22 Tebliğ Sunuldu
KOCAV 2021 Güz Dönemi Öğrenci Sempozyumu’nda, Seminer Hocalarımızdan Türkiye’nin kültür hafızası rahmetli Prof. Dr. A. Haluk Dursun ve “Beş Şehirli”si konu edildi. KOCAV 26. Öğrenci Sempozyumu, 11 Aralık 2021 Cumartesi günü Google Meet üzerinden yapıldı. Salgın sebebiyle çevrimiçi yapılan sempozyum, eş zamanlı olarak 6 farklı oturumda sunulan 22 tebliğ ile, üç bölümde gerçekleşti. Birinci oturumda A. Haluk Dursun, ikinci oturumda Ekrem Hakkı Ayverdi, üçüncü oturumda A. Süheyl Ünver, dördüncü oturumda Fethi Gemuhluoğlu, beşinci oturumda Ali Fuat Başgil ve altıncı oturumda Mahir İz, hayatları, eserleri ve fikirleri ile ele alındı.
Gençliğin Örnek Alabileceği Rol Modeller
Eğitimden Sorumlu Başkan Yardımcımız Doç. Dr. Ümran Ay Say, açılış konuşmasına, kültür ve medeniyetimizin inşasını devam ettirecek genç münevverleri yetiştirmedeki KOCAV gayretinden söz ederek başladı. ”KOCAV’da bugüne kadar yapılan sempozyumlarda aslında Haluk Hoca ile aynı gayeyi paylaşarak çoğunlukla kültürün herhangi bir kolunda çalışmalar yapmış şahsiyetleri konu edindik. Erol Güngör, Nurettin Topçu, Peyami Safa, Osman Turan, Cemil Meriç, Seyyid Ahmet Arvâsî, Emin Işık bunlardan bazıları. Bugün 26.’sını gerçekleştireceğimiz sempozyum programını da iki yıl önce kaybettiğimiz çok kıymetli hocamız, abimiz Prof. Dr. Dursun’a adıyoruz. Yaşadığı kısacık ömründe birçok kıymetli projeye öncülük etmiş Hocamızın projelerinden bir tanesi de Medeniyet Köprüsü Beş Şehirli projesi idi. Bu projede amaç tarihi, kültürel dokusunu kaybetmemiş şehirlerin yetiştirdiği örnek kişilikleri gençlere rol model olarak tanıtmak, böylece eski ile yeni arasında köprüler inşa etmek idi. Bugün medeniyet inşasına talip olan gençlere kapılarını açan KOCAV’ın Haluk Hocamızın bu gençlik projesini yeniden kürsülere taşıması KOCAV’ın omzundaki en önemli vazifelerden biriydi. Bu vesile ile gönüllere hoş bir seda bırakarak elim bir kaza ile 2019 Ağustos ayında aramızdan ayrılan hocamızı ve onun gelecek nesillere hayatlarını ve kişiliklerini örnek gösterdiği beş devri kadim efendisini rahmetle ve minnetle anıyoruz.”
“Değerlerimizin Modern Zamandaki En Güzide Taşıyıcılarındandı”
Doç. Dr. Ay Say’dan sonra Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azmi Özcan bir açılış konuşması yaptı. Prof. Dr. Özcan, ”Milletimizin sonsuz tarih yolculuğunun bayraktarlarından birisi olan ve hayatının son 30-35 senesinde pek çok anılar biriktirdiğimiz bir dost bir arkadaş bir abi ile ilgili programda onun arkasından konuşmak hakikaten hepimizin olduğu gibi benim için de duygusal bir an. Bu vesile ile o ve onun gibi hayatını milleti, değerleri için vakfetmiş bütün geçmişlerimizin ruhları şad olsun.” şeklindeki duygu ve düşüncelerini dile getirerek konuşmasına başladı.
Prof. Dr. Özcan, Prof. Dr. Dursun’un sıradan bir akademisyen olmanın ötesinde bizim varlık sebebimiz ve insanlara katkımız olan değerlerimizin modern zamandaki en güzide taşıyıcılarından birisi olduğunu söyledi. Adeta milletimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin mücessem etmiş, ete kemiğe bürünmüş bir haliydi. “Ben onu tanıdığım andan itibaren onun bu hassasiyetine şahitlik etmiş beraber yolculuklarımızda sonsuz sohbetlerimizde birlikte gerçekleştirdiğimiz programlarda hep bu yönünü müşahede etmiş ve tükenmek bilmeyen enerjisine, azmine hep hayran olmuştum. Haluk hocayla benim tanışmam seksenli yılların sonuna gelir. O yıllarda ikimiz de birer tarih yolcusu akademisyen olarak milletimizin ve kültürümüzün geleceği ile akademinin koridorlarında sohbet ederdik.
Köze Rüzgâr Gerek
“Milletin sonsuz yolculuğu kültürünü ve değerlerini yeni baştan üretebilmesine bağlıdır. Bunun için de abide şahsiyetlere ihtiyaç vardır. Yoksa milletin tamamından böyle bir fedakârlık ya da ayrıcalık beklemek mümkün değildir. Millet bu tür şahsiyetlerini kendi içinden yetiştirir, o mayayı korur. Zira o maya canlı olduğu zaman bütün ümitlerin tükendiği zamanda bile o közün üzerindeki külleri üfleyebilecek birileri gelir ve o ateşi tekrar harlandırır. Merhum Haluk Hoca böyle bir insandı. O milletin közünün üzerindeki külleri üflemek noktasında nefesi çok güçlü birisiydi.”
Prof. Dr. Özcan, milletlerin ancak mürekkeple muhafaza edilebileceğini ve bize bu aşamada düşen görevin bilim, sanat, kültür, edebiyat, mimari, musiki gibi milleti sonsuzluğa taşıyacak alanlarda onun sesi olacak, onun nefesi olacak yeni insanları yetiştirmek olduğu üzerinde durdu. İnsanlığın bize ve bizim sahip olduğumuz değerlere mutlak ihtiyacı olduğunu, özellikle küresel emperyalizmin bütün kimlikleri yok ettiği bu şartlarda insanlığa, insanlık değerlerini hatırlatacak ve onları yarınlara taşıyacak bu tür çalışmalara önem vermek zorunda olduğumuzun altını çizdi.
Türk Dünyası Ansiklopedisi Projesi
Prof. Dr. Dursun’un vefatından birkaç ay önce kendisini aradığını söyleyen Prof. Dr. Özcan aralarında geçen konuşmayı dinleyicilerle paylaştı. “Rahmetli Haluk Hoca bana telefonda ‘Hocam biliyorsunuz bu imkânlar her zaman ele geçmez. Ele geçtiği zaman da eğer yapacak bir şeyiniz yoksa bunu israf etmiş olursunuz. Burada bize büyük bir sorumluluk düşüyor. Türk dünyasının ortak bakış açısını yansıtacak bir Türk Dünyası Ansiklopedisi’ne şiddetle ihtiyaç var. Lütfen bu konuda bir proje hazırlayalım. Ve bir an önce bunu tahakkuk ettirmek için ben Ankara’dayken gerekli kararları çıkartalım.’ Hemen dostlarımızla birlikte bir proje hazırladık. Ve yaklaşık on bin maddede Türk dünyasının ortak değerlerine müşterek bir bakış bir bilinç bir şahsiyet oluşturmaya yönelik müthiş bir proje çalışması yaptık. Ancak Hocamızın tamamlamaya ömrü yetmedi. İnşallah burada bizi dinleyenlerin arasında bu projeye sahip çıkacak olanlar olur. Bu proje Haluk Hoca’nın ömrünü vakfettiği milletinin değerlerini sonsuza taşımak için bir referans kaynağı olarak son derece mühim bir projedir. “
Prof. Dr. Özcan, bu projenin mahiyetine dikkat çekerek iyi temennilerle açılış konuşmasını sonlandırdı. Ardından Haluk hocamızın talebesi ve tarih öğretmeni Seçil Özdemir’e söz verildi. Özdemir, “Haluk hocamızdan çok fazla şey öğrendim. Benim için asla sadece bir hoca değildi. Gençlerin her zaman merkezimizi Türk kültürü alarak ama aynı zamanda evrensel de düşünerek yetişmesini arzulardı. Anadolu’da tarih ve kültür birliğini nasıl gerçekleştirebileceğimizi kendisine dert edinmişti.” şeklinde düşüncelerini dile getirdi.
Seçil Özdemir’den sonra Seminer Hocalarımızdan Prof. Dr. Mehmet Akif Okur söz alarak “Coğrafyamızı anlamamız ve kavramamız açısından eserleri önümüzde yeni ufuklar açtı.” diyerek Rahmetli hocamızın eserlerinin önemine dikkat çekti.
Vakıf Başkanımız Av. Dr. Ali Ürey, ”Haluk abi, ağabey diye hitap ettiğimiz ender insanlardandı.” şeklinde duygularını ifade etti.
Son olarak söz alan rahmetli Prof. Dr. Dursun’un kızı Nilay Dursun, babası adına düzenlenen bu sempozyumun çok mutluluk verici bir etkinlik olduğunu dile getirerek emeği geçen KOCAV ailesine teşekkürlerini iletti.
Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından Öğrenci Sempozyumu eş zamanlı şekilde altı oturumda sunulan tebliğlerle başarılı bir şekilde tamamlandı.
“Bize Çok Şey Öğretti”
Sunulan tebliğlerin ardından kapanış konuşmasını Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Şahin yaptı. Prof. Dr. Şahin, ilk olarak katılımcılara ve sempozyumda emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerine şu cümlelerle başladı: “Bu benim Kültür Ocağı etkinliklerindeki ilk vazifem ve bu vazife de Haluk Ağabey vesilesiyle oldu. Haluk Ağabeye ne kadar dua etsek az olacak. Çünkü bize çok şeyler öğretti.”
Prof. Dr. Dursun’un yapmak istediklerine sempozyum vesilesiyle bir adım daha yaklaşıldığından bahseden Prof. Dr. Şahin, Prof. Dr. Dursun’un gençliğe ve kültüre verdiği önemi vurguladı. Sempozyum vesilesiyle hocanın fikirlerinin okunması ve gençlerin dimağında yer edinmesinin de gurur verici olduğunu sözlerine ekledi. “Önümde çok not var! Gerek öğrenci arkadaşlarımı dinlerken not aldım gerekse bana bu vazife verildikten sonra Haluk Dursun hocanın çalışmalarına yeniden baktım. Ali Fuat Başgil hocanın çalışmalarına baktım. Dostluk Üzerine adlı kitabını tekrar inceledim. Ama bu konuşmayı yapmak birçok bakımdan gerçekten çok zor. Hayatıma dokunmuş bir insanı anlatmak gerçekten çok zor. Açılış konuşmasında vakıf başkanımız Ali Ürey’in de söylediği gibi Haluk Hoca bizim için bir hocadan çok daha fazlasıydı. Bir ağabeydi.”
Prof. Dr. Şahin, hocanın gençlere vermek istediklerinin kültürle ilgisini anlatırken hocayla olan anılarından bahsederek sözlerine devam etti. “Coğrafya bölümünde yeni göreve başlamış bir araştırma görevlisiydim. Daha önce bir tanışıklığımız yoktu ancak okula geldiğim ilk andan itibaren en çok dikkatimi çeken hocalardan birisiydi çünkü Haluk Hoca; dersten çıkardı ve öğrencileriyle odasına gelir ve derse odasında devam ederdi. Daha önce böyle bir hoca görmemiştim. Farklı birisiydi ve bu farkını kolaylıkla görebilirdiniz. Haluk hoca onu tanıdığım ilk günden bu yana her zaman gençlere değer verirdi. Haluk Hoca için dershane amfiden ibaret değildi. O dershaneyi İstanbul’a taşıdı. Derslerden sonra İstanbul’un bazı yerlerine öğrencileriyle kültür gezileri düzenlerdi.” Hocanın, boğazın iki tarafındaki Türk İslam eserlerine düzenlediği bu kültür gezileriyle İstanbul sevgisini nasıl aşıladığını ve Erguvan gezilerinin hocayla tanındığını belirtti.
“Hayatına Kültürle Başladı, Hayatını Kültürle Bitirdi”
Hocanın henüz Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken Çatı dergisinde yayınlanan bir yazısının konusunun kültür olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Hoca kültür ile yazı hayatına başladı ve Kültür Bakanlığı”nda Anadolu Tarih Kültür Birliği projesini yürütürken Hakk’a yürüdü.” Haluk Dursun’un hayatını kültüre adadığını, hayatına kültürle başladığını ve hayatını yine kültür üzerine çalışırken bitirerek Hakk’a yürüdüğünü ifade etti. Gençlerin öğrenim hayatında tarihimizin önemli şahsiyetleriyle bir arada olması gerektiğini, hocanın da görüşlerinin altını çizerek vurguladı.
‘‘Florayı ve Faunayı Bilin’’
“Haluk Hoca, klasik bir tarihçi değildi. Tarih derslerini anlatırken kronolojiyi anlatan, şahıs isimlerini anlatan birisi değildi. Hoca mekân tarihçisiydi. Örneğin yolda yürürken karşılaştığı bir çınar ağacından kocaman bir Türk tarihini, Osmanlı tarihini anlatırdı. Her zaman tavsiyesi şuydu: Florayı ve faunayı bilin. Onun için hoca, floranın peşinden hep koşmuştur. Faunada bülbül seslerini dinlemeyi çok severdi.” Değerlendirme konuşmasına Prof. Dr. Dursun’un İstanbul kültürünün ve Türk kültürünün gençlere aktarılmasında çok önemli vazifeler ifa ettiğinden bahseden Prof. Dr. Şahin, kendi hayatından örneklerle hocanın Türk kültürüne katkılarını, hocanın bu konuda öğrencilerinin yetiştirilmesine nasıl vesile olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Şahin, sözlerinin sonunda Haluk Dursun ve Beş Şehirlisi KOCAV 26. Öğrenci Sempozyumu vesilesiyle sempozyumda emeği geçen ve tebliğleri yapanlara teşekkür etti. Doç. Dr. Ay Say’a, bir Kültür Ocağı Vakfı klasiği yaşandığını ve bu vesileyle sempozyumda emeği geçenlere teşekkür etmesiyle değerlendirme oturumu sona erdi.
Nilhan DİLEKLİ (Gelişme 2)
Emre ATLIHAN (Gelişme 2