KOCAV’ın sıcak çatısı altında her hafta gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimize salgın sebebiyle çevrimiçi olarak aynı sıcaklık ve samimiyetiyle devam ediyoruz. Tüm dünyanın “Hayat Eve Sığar” diyerek geçirdiği günlerde biz de KOCAV ailesi olarak “KOCAV Eve Sığar” diyoruz ve KOCAV TV Youtube kanalı aracılığıyla KOCAV Sohbetleri’ne devam ediyoruz.
Yeni döneme başlamanın sevinç ve heyecanlıyla düzenlediğimiz ilk KOCAV Sohbeti,6 Kasım Cuma günü KOCAV TV Youtube kanalında canlı olarak yayımlandı.KOCAV Sohbeti’nde vefatının 500. yıl dönümünde mülkün ve sözün sultanı Yavuz Sultan Selim Han’ı andık. Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihat Öztoprak yöneticiliğinde gerçekleştirilen sohbeteMilli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu veKültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal konuşmacı olarak katıldı.
Prof. Dr.Öztoprak sözlerine hepimizi derinden sarsan İzmir depreminde hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek başladı.Öncelikle Türk-İslam tarihinin en büyük kumandanlarından biri olan Yavuz Sultan Selim Han’ı neden andığımızdan bahsetti. Osmanlı Devleti’nde yaşanan büyük kargaşalara rağmen 8 yıl gibi kısa bir sürede Osmanlı Devleti’nin gerek ekonomik gerek yüz ölçümü olarak geliştirdiğini ve İslam dünyasının kaderini değiştirdiğini söyleyerek azmin simgesi bir komutan olduğu anlattı. Sanat, bilim gibi birçok konuda milletinin ilerlemesini sağlayarak mülkün ve sözün sultanı olduğuna değindi.
“Liderler İradesini Sürdürme Kararlılığını Gösteren Kişilerdir”
Prof. Dr. Öztoprak, halk arasında da tartışma konusu olan Yavuz Sultan Selim’in küpe takması konusuyla ilgili olarak ilk sözü Prof. Dr. Afyoncu’ya bıraktı.Prof. Dr. Afyoncu Yavuz Sultan Selim’in küpe takmadığını ve zamanında bir karışıklık yaşandığını, fotoğraftaki kişinin Şah İsmail olabileceğini dile getirdi. Bu konuya detaylı bir şekilde yazarlığını yaptığı “Yavuzun Küpesi” isimli kitabında da değindiğini ifade etti.
Prof. Dr. Afyoncu, Yavuz Sultan Selim’in mücadelelerle tahta geçtiğini ve babasını tahttan indiren tek şehzade olduğunu dile getirdi. Kardeş mücadelesinin ardından duraksamadan Yavuz Sultan Selim’in İran seferine çıktığını ve Çaldıran Savaşı’na mecburiyetten girdiğini söyledi. Çaldıran Savaşı’nın zor şartlar altında kazanılan bir savaş olduğunu ve “Yavuz” adını lider özelliğinden aldığını,“Liderler iradesini sürdürme kararlılığını gösteren kişilerdir.”sözüyle dile getirdi. Yavuz döneminde Osmanlı ordusunun teknik yönden savaştığı muhataplarına göre daha donanımlı olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Afyoncu, Yavuz SultanSelim’in tahta geçmesi ve Çaldıran’ı kazanmasının ardından İslam devleti olan Memlükler’e yönelmesinin sebebini açıkladı. Memlükler’in Osmanlı Devleti’ni bir tehdit olarak gördüklerini söyledi ve babasının devrinde yenildikleri orduları yenerek askeri gücünü arttırdıklarını anlattı.Memlük zaferi ile orduda ciddi gelişim sağlandı.Prof. Dr. Afyoncu, Mısır’ın fethinin İstanbul’un fethi kadar önemli olduğunu söyledi. Konuşmasında Yavuz Sultan Selim’in başarısıyla kutsal toprakların kurtarıldığını vurguladı.Böylece kutsal emanetlere ulaşımın Yavuz ile başladığınıbelirtti.
Hilafet bize ne kazandırdı?
Prof. Dr. Öztoprak’ın “Hilafetbize ne kazandırdı?”sorusuna cevaben Prof. Dr.Afyoncu, Osmanlı padişahlarının ilk dönemlerde halife unvanını kullandıklarını ve böylece bir mesuliyet üstlendiklerinisöyledi.“Osmanlı Devleti İslam dünyasının koruyucusu ve şemsiyesidir.” diye sözlerini özetledi.
Prof. Dr. Afyoncu son olarak Yavuz Sultan Selim’in vefatından da söz ederekYavuz Selim’in en önemli icraatının Kanuni’ye bıraktığı devlet olduğunu, Kanuni’nin taht mücadelesi yaşamadan padişah olmasının öneminin altını çizdi.
Prof. Dr. Afyoncu konuşmasında merhum Durmuş Hocaoğlu hocamızıda anarak Yavuz Sultan Selim’in bilime de ne kadar değer verdiğini, piramitleri ve Nil nehrinin kaynağını araştırması gibi örneklerle anlattı.
“Rakibin Ölmesine Çare Yoktur Meğer Vezir Ola Sultan Selim’e”
Şiirlerinde Selim mahlasını kullanan Yavuz Sultan Selim’in, Sözün Sultanı Selim yönünü anlatmak için söz,Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal’a teslim edildi.
Prof. Dr. Köksal, padişahların şiirle ilgilenmelerinin çok eskiye dayanan bir gelenek olduğunu, edebiyatın gelişimine de önemli katkılarının olduğunu dile getirdi. Yavuz Sultan Selim’in Tebriz Seferi’nden dönerken birkaç yüz şair, alim, sanatkâr getirdiğini ve sanata, edebiyata son derece önem verdiğini anlattı. Sultan Selim’in şairlerle karşılıklı şiir okuyarak müşavere yapmayı çok sevdiğini, alim ve şairlerden sohbet meclisi oluşturduğunu söyledi. Bu sohbet meclisinde Kemal Paşa Zade, Cafer Çelebi gibi önemli sairler bulunurmuş.
Prof. Dr. Köksal, Sultan Selim’in asıl adının Yavuz olmadığını, heybetli yapısından dolayı bu ismin verildiğini “Rakibin ölmesine çâre yokturmeğer vezir ola Sultan Selim’e” beytiyle açıkladı. Sultan Selim’le beraber padişah adına yazılan bir edebi tür oluştuğunu ve bunlara “Selimname” denildiğini söyledi. Bu sözleriyle Yavuz Sultan Selim’in çevresindekilerin kendisinden çok çekindiğini aynı zamanda çok da sevildiğini anlattı. “Yavuz Sultan Selim döneminde yetişmiş en önemli şairler, Yavuz’un çevresinde yetişmiş olan şairlerdir.”sözüyle sanata katkılarını dile getirdi.
Prof. Dr. Öztoprak, zaman içinde sultanlarımızın şiirlerinde karışıklık olduğunu ve Yavuz Sultan Selim’in şiirlerinin de İkinci Selim’in şiirleriyle karıştığını söyledi. Bu karışıklıkları düzeltmek için Yavuz Sultan Selim’in şiirlerini delileriyle açıklayan KOCAV Yayınları Sahib-Kıran-ı Zaman Yavuz Sultan Selim Han kitabında detaylı bir araştırma olduğunu anlattı.
Yavuz Sultan Selim’in Şiirlerinde Sert Yönünden Eser Yoktur
Prof. Dr.Köksal, Yavuz Sultan Selim’in şiirlerinde normal hayattaki celaletli hallerinden eser olmadığını, Farsça şiirlerinin hemen hemen tamamının aşıkane olduğunu dile getirdi. Şehzadelerin yetişmesinde şiire de yer verildiğini söyledi.
Yavuz Sultan Selim’in Türk coğrafyasını şiirlerinde oldukça fazla işlediğinianlattı. Bunu Sultan Selim’in şiirler ve matlalarından okuyarak örneklendirdi.Prof. Dr. Köksal, Yavuz Sultan Selim’den okuduğu şiir ve matlalarda hükümdarlık emareleri olduğunu anlattı. Şiirlerinin bir mısraında hükümdar Yavuz ruhu hissettirirken bir diğermısraında da aşık Selim’i hissettirdiğini ifade etti.Yavuz Sultan’ın milletin birliğini anlatmak için şiirleri kullandığını dile getirdi. Prof. Dr.Köksal son olarak Yavuz Sultan Selim’in Farsça şiirlerinden örnekler okudu.
Programın sonlarına doğru her programımızda olduğu gibi dinleyicilerimize de söz hakkı verildi. Program dinleyici sorularının cevaplandırılmasının ardından sona erdi.
Hazırlayan
Kamile OKUDAN (Gelişme 2)