25 Ocak 2025

Vefatının 100. Yılında Ali Emiri Efendi

Cumhuriyetin Kuruluşuna Şahitlik Eden Bir Münevver:  Ali Emiri Efendi

100. Yılında Cumhuriyet Dün-Bugün-Yarın üst başlıklı Konferans/Panel/Açıkoturum dizimize 27 Ocak 2024 tarihinde “Cumhuriyetin Kuruluşuna Şahitlik Eden Bir Münevver: Vefatının 100. Yılında Ali Emiri Efendi” paneli ile devam ettik. Panel, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi  Prof. Dr. Ömerül Faruk Bölükbaşı moderatörlüğünde Millet Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Melek Gençboyacı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Doç. Dr. Raşit Gündoğdu’nun konuşmalarıyla KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.

Kitaplar, Ali Emiri Efendi için bir tutku

Gençboyacı, sözlerine yazma eserler hakkında kısa bir bilgi vererek başladı. Daha sonrasında Ali Emiri Efendi’nin bu yazma eser kültürünün içine doğduğunu söyledi ve onunsıra dışı bir kişiliğe sahip olduğunu şu sözlerle ifade etti; “Ali Emiri Efendi 1858 yılında ailesinin son çocuğu olarak Diyarbakır’da dünyaya gelmiştir. Çocukluğundan beri kitap okumaya ve toplamaya başlamış, çalışma hayatı memuriyetle geçmiş, katip ve defterdar olarak Osmanlı coğrafyasında gittiği her yerden kitap toplamış, satın almış, parasının yetmediği yerde onları istinsah etmiş, bir kitaba ulaşmak için tayinini bile çıkarmış ve bir kitap için diyar diyar dolaşmış olan Ali Emiri Efendi sıra dışı bir kişiliğe sahiptir.” Kitapların, Ali Emiri Efendi için bir tutku olduğunu söyleyen Gençboyacı, onun bu tutkusunun neticesi olarak Türk kültür tarihine yaptığı hizmetler ve ardında bıraktığı eserler sayesinde adını ölümsüz kılmayı başardığını ifade etti.

“Ali Emiri Efendi’nin asıl büyük yanı, büyük fedakârlıklarla kurduğu Millet Kütüphanesi ve tesadüf sonucu satın aldığı Divan-ı Lügati Türk’ü kütüphanesine, milletine vakfetmesidir”

Ali Emiri Efendi’nin, topladığı bütün kitapları Fatih’te bulunanFeyzullah Efendi Medresesi’nde kendi kurduğu Millet Kütüphanesi’ne bağışladığını söyleyen Gençboyacı, kütüphane kurulduktan sonra Ali Emiri Efendi’nin “Kütüphane Nazırı” unvanıyla kütüphaneyi idare ettiğini ve Türk kültür tarihine sunduğu büyük katkılardan dolayı Ali Emiri Efendi’ye devlet tarafından birinci rütbeden maarif nişanı verilerek gerekli teşekkürde bulunulduğunu sözlerine ekledi.

Gençboyacı, “Ali Emiri Efendi’nin asıl büyük yanı, büyük fedakârlıklarla kurduğu Millet Kütüphanesi ve tesadüf sonucu satın aldığı Divan-ı Lügati Türk’ü kütüphanesine, milletine vakfetmesidir” dedi ve Ali Emiri Efendi’nin bir ifadesine değinerek şu sözlerle konuşmasına devam etti:  “Ali Emiri Efendi anılarında şöyle der; Benim elli seneden beri çalıştığım ve aldığım kitaplar Osmanlı’nın bilim ve sanatta ne kadar önemli olduğunu, büyüklüğünü göstermek içindir. Eğer benden sonra da muhafaza olunabilirse gelecek nesillere pek kıymetli bir yadigâr olacaktır der”.

Millet Kütüphanesi, Yazma Eser Araştırma ve İhtisas Kütüphanesi olarak hizmete devam etmekte

Ali Emiri Efendi’nin kurduğu bu kütüphane günümüzde, geçmişten geleceğe bir köprü kurarak “Yazma Eser Araştırma ve İhtisas Kütüphanesi” olarak hizmete devam etmektedir. Kütüphanede sadece yazma eserlerin değil cumhuriyet öncesi gazeteler ve mecmualar, Ali Emiri Efendi’nin topladığı Farsça kitapların da bulunduğunu söyleyen Gençboyacı Ali Emiri Efendi’nin 108 yıl önce diyar diyardolaşarak topladığı kitaplardan oluşan bu nadide kütüphanede onun bir halefi olarak görev yapmaktan çok onur duyduğunu ifade etti.

Kütüphanede birbirinden kıymetli pek çok eser bulunduğunu söyleyen Gençboyacı, Divanı- Lügati Türk’ün de bu kıymetli eserlerden biri olduğunu, bu eserin Türk dillerini bir araya getiren bir lügat olduğunu ve dünyada bilinen tek nüshasının da Ali Emiri tarafından bulunup Millet Kütüphanesine vakfedildiğini açıkladı. Ali Emiri tarafından kütüphaneye kazandırılan önemli eserlerden bir diğerinin ise Şerefettin bin Sabuncu tarafından kaleme alınan “Cerrahiye-i İlhaniye” adlı tıp kitabı olduğunu,  tıp alanında önemli bilgilerin yer aldığı bu kitabın dünyada üç nüshası bulunduğunu ve bu nüshalarından birinin de Millet Kütüphanesi’nde yer aldığını ifade etti. Aşık Çelebi’nin 1568 yılında tamamladığı ve Türk edebiyatının en önemli biyografi eseri olan “Meşairü’ş Şuara” da Gençboyacı’nın üzerinde durduğu önemli eserlerden bir diğeri. Eserde Osmanlı padişahlarına ve şairlere ait minyatürler bulunmakta. Bunlar gibi birçok eserin kütüphanede yer aldığını söyleyerek sözlerine son veren Gençboyacı sözü Doç. Dr. Raşit Gündoğdu’ya bıraktı.

Divan-ı Lügati Türk’ün bulunma serüveni

Ali Emiri Efendi’nin Divan-ı Lügati Türk’ü bulma hikâyesine değinen Doç. Dr. Gündoğdu o süreci şu sözlerle ifade etti: “ Ali Emiri Efendi, o dönem Çemberlitaş civarında yer alan Diyarbakırlılar Kahvesinde otururken yanına sahaf Burhanettin Efendi gelir. Ali Emiri’nin kitaplara düşkünlüğünü bilen Burhanettin Efendi elinde yeni bir kitap bulunduğunu, kitabın Türkçe ve Arapça karşılıklı yazıldığını ve şimdiye kadar hiç görmediği türde bir kitap olduğunu Ali Emiri’ye anlatır. Ali Emiri, sahafçının bu sözlerine çok şaşırır. ‘Sen bunca yıldır sahafsın, senin görmediğin türde bir kitap nasıl olur’ diye şaşkınlığını dile getirir. Bunun üzerine Burhanettin Efendi, bu kitabın Maliye Nazırı Nazif Bey’in mirasından düştüğünü ve varislerinin kitabı satması için kendisine getirdiğini ve kitaba karşılık çok para istediklerinden bahseder. Burhanettin Efendi, kitapta hem Türkçe hem Arapça karşılıların yer alması hem de kadim Türkçe’nin atasözlerinin de bulunması sebebiyle çok kıymetli bir kitap olduğunu düşündüğünü ancak yazarını henüz tespit edemediğini Ali Emiri’ye söyler. Bunun üzerine iyice meraklanan Ali Emiri kitabı görmek ister ve Burhanettin Efendi’nin ertesi gün kitabı kahveye getirmesi konusunda anlaşırlar. Ali Emiri kitabı gördüğü anda onun istinsah edilmiş Divan-ı Lügati Türk olduğunu anlar. Burhanettin Efendi’ye bu kitabı en az yirmi altın karşılığında Maarif Nezaretine satmasını ama eğer yirmi altın vermezlerse kitabı doğrudan kendisine getirmesini ve bunun karşılığında da ek üç altın ikramiye vereceğini söyler. Bunun üzerine Burhanettin Efendi, kitabı üç gün içinde Maarif Nezaretine satamazsa Ali Emiri’ye getireceğini söyler kahveden ayrılır. Üç günün sonunda Ali Emiri’ye giden Burhanettin Efendi, kitabı satamadığını hatta oradaki nazırın ‘yirmi altın bir kitaba verilir mi, ben yirmi altına yeni bir kütüphane kurarım’ dediğini söyler. Kitabın varislerinin, kitaba karşılık en az otuz altın istediğinden bahseden Burhanettin Efendi, Ali Emiri’ye kitabı hala satın almayı isteyip istemediğini sorar. Ertesi gün kitabı satın almak için anlaşırlar. Ancak Ali Emiri’nin yirmi altını vardır, on altını nasıl bulacağını kara kara düşünmeye başlar. Darülfünun hocası Faik Reşat Bey ile karşılaşır ve ondan on altın borç ister ve böylece otuz altını tamamlar ve kitabı satın alır.”  Bu hikayenin ardından Osmanlı arşivciliğine değinen Doç. Dr. Gündoğdu, Osmanlı’nın Hazine-i Evrak’ta yer alan belgelerin bir araya toplanması için modern arşiv çalışmalarına başladığından söz etti. 

Arşivcilik ve Ali Emiri Efendi

Maarif Nazırı Mustafa Efendi’nin Babıali Kütüphanesinde yer alan arşiv belgelerinin tarih araştırmalarında kullanılacak hale getirilip düzenlenmesi için kitap aşığı Ali Emiri Efendi’ye teklif götürdüğünden bahseden Doç. Dr. Gündoğdu,  Ali Emiri’nin tasnif serüvenini“Ali Emiri Efendi istediği maaşın verilmesi ve kendi ekibini kurmak şartıyla bu teklifi kabul etti.  Kuruduğu ekiple nasıl bir yol izleyeceğini belirledi ve herkese verilecek ücreti de hesaplayıp çalışmalara başladılar. Ali Emiri Efendi ve ekibi, ilk olarak belgeleri padişah dönemlerine göre ayırıp, daha sonrasında dönemlere göre ayırdığı bu belgeleri kronolojik sıraya koydu ve son olarak da bu belgelerin özetlerini çıkaracak şekilde bir sistem izledi. Yaklaşık olarak yüz seksen bin belgenin tasnifini yapmış. Şu anda Ali Emiri Tasnifi içinde yüz seksen bin belgeye internet ortamında ücretsiz olarak ulaşma imkânı bulunmakta. Belgenin hem orijinaline hem de özetlerine internette Osmanlı Arşivlerinin Kataloglarından ulaşabilirsiniz.” ifadeleriyle açıklayıp konuşmasını sonlandırdı.

Dinleyicilerin Gözünden Ali Emiri Efendi Paneli

“Öncelikle bizim tarihimizde yer etmiş önemli şahsiyetler hakkında bu tür etkinlikler yapılmasını takdire şayan buluyorum ve bu tarz etkinliklerin devam etmesini istiyorum. Ali Emiri gibi önemli şahsiyetler hakkında daha kapsamlı panel yapılabilir veya bir yayın faaliyeti, özel sayı çıkarılabilir belki. Bugünkü konuşmacılar da alanında uzman kişilerdi ve gayet faydalı bilgiler verdiler. Verimli bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler.” (Osman BAYRAM / Gelişme 1)

Türk kültür tarihinde bu derece önemli yer edinmiş bir şahsiyet hakkında bugün çok faydalı bilgiler edindiğimi düşünüyorum. Raşit Hoca’nın anlattığı Ali Emiri Efendi’nin Divan-ı Lügati Türk’ü bulma hikayesi zevkle dinlediğim bir hikaye oldu. Bizi Ali Emiri Efendi ile tanıştırdığı için KOCAV’a ve bize bu faydalı bilgileri aktaran hocalarımıza teşekkür ederim.” (Elif Naz Yılmaz / Giriş 1)

HAZIRLAYAN

Efsanur TEKİN (İhtisas 2)