”1915’den 2015’e Tarih Muhasebesinde Ermeni Meseleleri” üst başlığı ile gerçekleştirdiğimiz Konferans/Panel/Açıkoturum dizisinin Ocak ayının ikinci konuğu Yrd. Doç. Dr. Şamil Mutlu idi. Konferans öncesi İhtisas 2 sınıfı öğrencilerinden Büşra Kayabaş Ahde Vefa sunumunda Seyyid Ahmet Arvâsi’i anlattı.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Ramazan Erhan Güllü’ nün takdimiyle başlayan konferans. Güllü’nün şu sözleriyle devam etti. ‘‘Ermeni meselesi çok yönlü boyutu olan ciddi bir mesele. 2015 Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar içerisinde bu konu en önemli yeri teşkil edecek. Konunun ciddi bir tarihi bağlamı var. Bu tarihi bağlam içerisinde hem yurtdışı Osmanlı Dönemi’ndeki komite faaliyetleri, hem misyoner okulları, hem bundan sonraki haftalarda devam edecek olan kilise örgütü diasporaları olduğunu belirtti. Ermeni sorununun çok yönlü, farklı boyutları bulunuyor. Her açıdan bunları değerlendirerek 2015’e Türkiye’nin kendince bir savunma yapması ya da savunmadan ziyade hakkındaki iddialara bir cevap vermesi gerekiyor. Bu konu açısından Türkiye’deki en önemli ‘Osmanlı’da misyoner okulları ‘ konusunda ciddi çalışmalar yapmış olan sayın hocamız aramızda’’ diyerek Yrd. Doç. Dr. Mutlu’yu takdim etti. Konunun geniş kapsamlı olması sebebiyle konuyu slayt yardımıyla anlatan Yrd. Doç. Dr. Mutlu ilk olarak konuya başlamadan bazı kavramların izah edilmesi gerekiyor diyerek misyonerlik kavramı ve bu kavramın ortaya çıkışını açıkladı. Osmanlı toplum yapısı hakkında bazı bilgiler verirken millet sistemine dayalı idare edilişinden bahsetti. Müslümanlar ve Gayri Müslim’ler şeklinde iki gruba ayrıldığını ve Gayri Müslim’lerin de kendi içinde ana gruplara ayrılarak bunların tarih sürecindeki durumlarına değindi. Osmanlı Devleti’nde klasik ortaçağ döneminde de var olan misyonerliği özellikle 19.yy başlarında modern misyonerlik hareketleri adıyla devam ettiği süreçten, bu süreç içerisinde ana kiliselerin parçalanmasından bahsederek Katolik propagandasının ilk meyvesini 1830’da Gregoryen Ermenilerin Katolik Ermeni milleti olarak Osmanlı makamları tarafından kabul görmesiyle almış olduğunu ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Mutlu, İngiliz Protestan misyonerlerinin faaliyetlerini şu şekilde anlattı:
‘‘ Modern misyonerliğin başlangıcı William Carey’in Hindistan’a yaptığı bir geziyle başlar. Church Missionary Society çok önemli bir misyoner cemiyeti. Fakat İngilizler cemiyetin kuruluş tarihinden (1799) önce de vardı özellikle İzmir tarafında Evangelik okulu adıyla (1733) okulları var ama bu modern anlamda anladığımız bir misyonerlik okulu değil. Ardından 1792’de Babtist Missionary Society kuruluyor Londra’da. Ardından hızla diğer Protestan okulların kurulumu gerçekleşiyor, bu gün hala Fincancılar yokuşunda binası Bible Society’nin. Genelde İngilizlerin misyonerlik başlangıç tarihini 1815 olarak alırlar ama aslında 1804de Fincancılar yokuşunda var olduklarına göre bu tarihi geriye götürmek gerekiyor…Amerikalıların hep keşif gezilerinden bahsedilir ama İngilizlerin de keşif gezileri var. İngiliz misyonerleri daha çok Musevileri hedef aldıkları için Kudüs bölgesine o coğrafyaya keşif gezileri yapmışlar…İngiliz misyonerlerinin önemli bir özelliği var bölgelerinin yapısına uygun olarak yapılanıyorlar. Göz okulları kuruyorlar o bölge de göz rahatsızlığı çok var ve halka da nüfuz etmenin yolu. Ve misyonerler nerede bir kültürel faaliyet yürütüyorsalar daha sonra siyasi olarak orada varlar.’’
Daha sonra Amerikalı misyonerleri anlatırken akla ilk gelen şeyin American Board ve kuruluşu olduğunu söyleyerek öncü kaşifler ve keşif gezileri hakkında bilgi verdi. İncili yerel dile çeviren Amerikalı misyonerlerden de bahsederek William Goodell’in açıklamalarından bir kesit okudu ve konuya daha çok açıklık getirdi. Yrd. Doç. Dr. Mutlu; ‘‘American Board, Anadolu’yu, Arap ve Balkan coğrafyasını misyonlara bölüyorlar. Altı misyona bölüyorlar ve bu misyonların istasyonları ve dış istasyonları var ki bunların sayıları oldukça fazla. Osmanlı coğrafyasında faaliyet gösteren 18’e yakın Amerikan misyoner teşkilatı var… Katoliklerin ilk başarısı 1830du. 1850de de Protestanlar başarıyı elde ediyorlar. Ermeni cemaati, Gregoryen ana kilisesi ikinci bir bölünmeye daha gidecek, Ermeni milleti ortaya çıkacak dolayısıyla Protestan milleti. Aslında Ermeniler ama Protestan milleti adıyla tanınacaklar.’’ dedikten sonra Amerikalı kaşiflerin mezun oldukları okullardan, geliş tarihlerinden ve o süreçten bahsederek genelde birbirleriyle evli olduklarını bunun sebebinin de bir daha dönmemek üzere gelmeleri olduğunu ifade etti. Cornelius Van Dyck’ın ilk defa incili Arapça tercüme etmesi hakkında birkaç şey söyledikten sonra : ‘‘ Ali Bey adında özellikle ortaçağ Osmanlı kaynaklarında geçen birinden bahsedilir. Ali Bey ilk defa incili Osmanlıca’ ya çeviren şahıs. Daha sonra William Goodell Ali Bey’in metni üzerinden çeviriler yapmıştır. Ali bey önemli bir şahsiyet, yüz yıllar sonra kütüphanelerden kitabı bulunmuş ve o şekilde çevirilere başlanmıştır hatta öyle ifade ediliyor ki, bir gün Türkçe tamamen yok olacak olsa Ali Bey’in yaptığı bu incil tercümesinin üzerinden tekrar ayağa kaldırılabilir deniyor. ’’ Yrd. Doç. Dr. Mutlu, konuşmasına Alman misyonerler ile ilgili bilgiler vererek devam etti. kısa sürede Almanların da bu işin içerisine girdiklerini ve daha çok ekonomik alanlarda faaliyet gösterdiklerini, demiryolu çevresinde, Ermenilerin meskun olduğu bölgelerde. Daha sonra bu Ermeni meselesini başımıza sorun edecek olan Almanlar aslında daha çok önceki tarihlerde bu bölgelere dolayısıyla Ermenilere özel ilgi göstermişlerdir ve Almanların önemli cemaatlerinden biri Tempel cemiyetidir. Hepiniz oradaydınız lafını açıklayan ve orada kimlerin olduğundan bahseden hocamız Mormonlar’ın misyonerlik hareketleri hakkında da bilgiler verdi. ‘‘Özellikle Antep, Halep ve Sivas bölgesinde faaliyetleri söz konusu. Antep mezarlığında Mormonların taşlanması olayı var ama bu enteresan bir olay bu taşlayanlar Müslümanlar değil Gregoryen Ermeniler ve Katolik Ermeniler.’’ Daha sonra misyoner teşkilatların istatistikî bir tablosunu göstererek Amerikalılardan ziyade Fransızların teşkilatlarının fazla olduğunu belirtti ve konuşmasında zikretmediği ama var olan İtalyan, Avusturyalı ve Rusların da misyonerlik adına oluşturdukları yapıların olduğuna değindi. Ve diğer gösterdiği tablolarda da Fransızların sayısal olarak çoğunluk gösterdi, aslında misyonerlik denilince akla Amerikalılar gelirdi fakat istatistikî olarak Fransızlar daha çok faaliyette gözüküyor. Son olarak Osmanlı devleti ve manda konusunu değinen Yrd. Doç. Dr. Mutlu, misyonerlik faaliyetlerini İngilizler Amerikalılar nerelerde oluşturdular ise daha sonra kurdukları manda bölgelerinin de oralar olduğunu söyledi. Konuşmalarına bu şekilde son veren Yrd. Doç. Dr. Mutlu sorulan sorulara da cevap vererek sunumunu bitirdi.
Hazırlayan
Kübra Yılmaz İhtisas 2