12 Kasım 2025

KOCAV Divan Sohbetleri- Cumhuriyetin Müzik Politikaları

13 Aralık 2024 tarihli KOCAV Divan Sohbetleri’nin bu haftaki post sahibi İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Fatih Sancaktar, konuğu ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzikoloji Bölümü Öğr. Gör. Melih Duygulu’ydu. KOCAV Hacı Arifbey Konağı’nda gerçekleşen sohbette “Cumhuriyetin Müzik Politikaları” tartışıldı, müziğin Cumhuriyet dönemi boyunca geçirdiği dönüşüm ve bu sürecin arkasındaki politikalar ele alındı.

Melih Duygulu, konuşmasında 1926’dan sonra musikiye yönelik yasaklamalardan söz ederek, Cumhuriyet’in müzikle kurduğu ilişkinin dönüştürücü ancak çoğu zaman yıkıcı etkiler doğurduğunu ifade etti. Yeni politikaların, müziği iyileştirme iddiasıyla yola çıkmasına rağmen halktan uzaklaştırdığını belirtti. “Müziğimizi, Avrupai tarzda olmalı deyip mahvettiler.” diyerek bu yaklaşımı eleştirdi. Tespit ve Tasnif Heyeti’nin yaklaşık 380 eser topladığını belirten Duygulu, bu rakamın musikimizin zenginliği karşısında oldukça yetersiz olduğunu vurguladı. “Yapılmış inkılapların kendilerine ait kanunları varken, musiki inkılabının bir kanunu yok; oluruna bırakılmış.” sözleriyle, müzik alanındaki dönüşümün plansız ve sahipsiz bırakıldığına dikkat çekti.

1936’da İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın kararıyla Ankara Radyosu’nda klasik Türk musikisi yayınları 16 ay boyunca yasaklandı. Müziğin popülerleşmesinin bu hedefe hizmet edeceğini belirten Duygulu, herkesin söylediği ortak bir türkünün olmamasının bu hedefle çeliştiğini ifade etti. Yeni türkülerin orijinallerinden uzaklaştığını söyleyerek, örnek olarak Maçka Türküsü’nün İstanbul ağzıyla söylenmesini gösterdi. Türkü derleme heyetlerinin ise ancak 1943’ten sonra halka ulaşabildiğini belirtti.

Tüm müdahalelere rağmen yüzyıllardır süregelen geleneğin hâlâ devam ettiğini vurgulayan Duygulu, Urfa’daki sıra gecelerini ve Trakya’daki modernleşmeye rağmen sürdürülen ağıt geleneğini örnek gösterdi. Sohbetin sonlarına doğru ise müziğimizin millî olup olmadığı konusu gündeme geldi. Duygulu’nun aktardığına göre, Osmanlı döneminde yapılan müzik için “şark musikisi” ya da sadece “musiki” denilmekteydi; “alaturka” ifadesi ise Batılı müzikolog Dorinetti tarafından kullanılarak literatüre girmişti. Duygulu, ayrıca İsmail Dede Efendi’nin Arnavut kökenli olduğunu ve Doğu Hristiyan kiliselerinde kullanılan bazı makamların, örneğin nihavend makamına benzerlik taşıdığını ifade etti. Program, sohbetin ardından gerçekleştirilen toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Hazırlayan: Ahmet Necip YAVUZ (Giriş 2)