KUŞAKLARLA GELİŞEN SANAT: HAT
Hacı Arif Bey Konağı’nda cuma akşamları gerçekleşen Divan Sohbetleri’nin 17 Mayıs 2024 tarihindeki post sahibi Dr. Mustafa Hakkı ERTAN, konuğu ise “Dünden Bugüne Hat Sanatımız” başlığını konuşmak üzere Hattat Gürkan PEHLİVAN oldu.
Sohbet Dr. Ertan’ın Hattat Pehlivan için söylediği “Hat sanatı için yeni bir soluk.” sözüyle başladı. Divan salonumuzda hocamızın “Edep ya hu” hattının asılı olduğunu da belirten Ertan, Bursa’ya gidenlerin mutlaka Ulu Camii’ne gidip şükür namazı akabinde camiyi hat sanatı açısından gezmesini öğütledi ardından sözü konuşmacı Pehlivan’a bıraktı.
Hat Tarihi
Pehlivan hat sanatının tarihiyle söze başladı: Yazı tarihi resimlerle başladı. Hat her ne kadar resim kabul edilmese de “Vav’ın gözü” gibi tabirler kullanılmakta. Yazı tarihinde sadece birkaç yazı sanat değeri bulmuştur. Biri Uzak Doğu yazısı diğeri ise “Arap yazısı” denilen kamışla yazılan yazı türüdür.
Yazının tarihini İslami kaynakların Hz. İdris’e kadar götürdüğünü fakat hattatların pirleri olarak Hz. Ali’yi kabul ettiklerini söyleyen Pehlivan bunun sebebinin zamanın iki farklı yazı stilini (Makıli ve Kufi) birbirine imtizaç ettirmiş olması olduğunu söyledi. Bu sebepten ötürü hat sanatının piri Hz. Ali kabul edilmektedir.
İlk hattatlar Kur’an’ı yazmakla görevliydiler. Bundan dolayı hattat tabirinden önce kâtip tabiri kullanılmaktaydı. Hattatlık işin biraz da sanatsal boyutu.
Büyük Mabetlere Büyük Eserler
Başlarda hedefin Kur’an’ı çoğaltmak, hanelere sokmak olduğunu fakat yeni yerlerin fethedilmesiyle bu gayenin yavaş yavaş değişime uğradığını belirten Pehlivan, fethedilen yerlerdeki camilere levha halinde yazıların asılmak istendiğini ve bu süreçte estetik endişelerin baş gösterdiğini söyledi. Burada da istif ortaya çıkmıştır. Kelimelerin okunma sırası düz değil aşağıdan yukarıya vs. yapılmaya başlanmıştır.
“İşin içine sanat girince kaçınılmaz olarak zekâ da giriyor. Hattat işin içine bileğini ve zekasını katıyor fakat bu ona yeterli gelmiyor. Bilek ve zekaya üçüncü olarak hayal gücünü de ekliyor.” sözleriyle hat sanatkarlarının sahip olmaları gereken özellikleri de belirtiyor Hatta Pehlivan.
Sanatın Türkleşmesi
Hat sanatının Arap ekollerinden Türk tarzına geçişini Pehlivan şu şekilde anlatıyor: 2. Bayezid Amasya’da sancaktayken yazı hocası Şeyh Hamdullah’tı. Şehzade tahta çıkınca hocasını da İstanbul’a aldırıyor ve hocasının kabiliyetini bildiği için hocasından bir istekte bulunuyor: Yakut’un üslubundaki yazıları millileştirmesi, daha da güzelleştirmesi ve Türk stili ortaya çıkarması (Yerli ve milli bugünkü anlamıyla).
Her ne kadar Şeyh Hamdullah hocalarını aşılmaz bulsa da padişahın ısrarı üzerine çalışıyor. Ortaya çıkardığı yazılar çok beğeniliyor ve insanlar onunla yazı talimine başlıyor. Bu şekilde hat ilk defa Türkleşmiş oluyor.
Sonlara doğru anılarından ve hattat şecerelerinden bahseden Hattat Gürkan PEHLİVAN’ın sorulara yanıt vermesinin ardından Divan Sohbeti sona erdi.
Hazırlayan: Bahadır Yücel (Gelişme 2)