100. Yılında Cumhuriyet Dün-Bugün-Yarın üst başlıklı Konferans/ Panel/ Açıkoturum dizisine 24 Şubat 2024 tarihinde “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Futbol” konulu konferans ile devam edildi. Tarih araştırmacısı ve eğitimci Sebahattin Kurtaran yönlendiriciliğindeki konuşmada Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Yakın Çağ Osmanlı Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Vahdettin Engin konuşmacı olarak dinleyicilerle buluştu.
Futbol Tek Başına Futbol Değildir
Futbolun spesifik bir konu olduğunu söyleyerek cümlelerine başlayan Prof. Dr. Vahdettin Engin, “Ülkeler savaşmadıkları zaman birbirlerine olan üstünlüklerini futbol sahalarında göstermektedir. Futbol tek başına futbol değildir.” sözleriyle futbolun öneminden bahsetti. Daha sonrasında futbolun ortaya çıkış serüvenine değinerek futbolun ana vatanının İngiltere olduğunu belirtti. İnsanların kimi zaman eğlence kimi zaman üstünlük sağlamak amacıyla oynadığı futbolda ilk başta bir kural olmadığını, yüzlerce kişiyle oynanan bir spor olup sonucunda yaralananların olduğunu söyledi. Prof. Dr. Engin “Bir topun peşinde koşan yüzlerce insan ve kural olmadığından dolayı yaralanmalar sonucu bunun sağlıklı olmadığı düşünülüyor. İngiltere’de kolejlerde daha küçük sahalarda oynandığından dolayı çok kişi sahada oynayamıyor. Bundan dolayı daha teknik bir hale dönüştürme kararı alınıyor. Güç kuvvet yerine zekâ ve teknik kullanılsın diyorlar ve kural getiriliyor. Böylece kurallar 1948’de hayatımıza giriyor. Daha sonra kulüpler kuruluyor. İngiltere’de futbol hem eğlence hem spor ve giderek üstünlük sağlamak amacı ile yapılan spor dalına dönüşüyor.” sözleriyle futbolun gelişimi hakkında bizi bilgilendirdi.
Futbol Bize Nasıl Geldi
Prof. Dr. Engin “19. yy. Osmanlı coğrafyasında yaşayan çok sayıda yabancı vardı. O dönemde ortaya çıkan kapitülasyonlar ise bizim için felaketti. Yabancıların adli dokunulmazlığı olduğundan dolayı kanunlar onlara işlemiyor, rahatlıkla ticaret yapıyorlardı. O zamanlar İzmir Bornova İngiliz kolonisi olmuş gibidir. Kendi aralarında takımlar oluşturup kurallarına göre maç yapıyor, kapitülasyonların bütün nimetlerinden faydalanıyorlardı. İzmir’den sonra İstanbul’da oynamaya devam ettiler. Daha çok mesire yerlerinde kafile halinde oynayan yabancıların merkez noktası Moda idi.” sözleriyle konuşmasına devam etti. 1890 yılında Osmanlı arşivinde bulunan futbol konusundaki ilk belgeden bahsederek konuşmasına devam eden Prof. Dr. Engin, belgede yabancıların Göksu çayırında maç yapmalarını konu alan bir haber yazısı olduğunu söyledi. Ayrıca belgede eski yıllarda olduğu gibi denilmesinden ifadesinden yola çıkan Prof. Dr. Engin 1890 yılından önce de İngilizlerin İstanbul’da futbol oynadıklarının söylenebileceği kanısı üzerinde durdu. Prof. Dr. Engin sözlerine şu cümlelerle devam etti: “Önce Rumlar ve Ermeniler daha sonra da Türkler bu spordan etkileniyor. Türklerde bu anlamda ilk etkilenip oynayan mektep öğrencileri oluyor. Yabancı dil bilgilerinden dolayı da kuralları kısa sürede öğrenen öğrenciler zamanla kurallı bir şekilde oynamayı öğreniyorlar. Daha sonra kulüpleşme ortaya çıkıyor. Yabancılar kendi aralarında bir kulüp kuruyorlar. Sonrasında sayı gittikçe artıyor. Daha sonra kendi aralarında ligler yapılıyor. Bundan sonra çayırlarda eğlence amaçlı değil de enikonu organizasyon şeklinde yapılması ve futbolun hayata geçmesi söz konusu oluyor.”
Siyaset ve Spor İç İçe Geçti
Prof. Dr. Vahdettin Engin o zaman siyaset ve futbolun arasındaki ilişkiyi şu sözlerle ifade etti: “Savaş varken maç yapmak ne kadar doğru düşüncesi insanlarda var olmuştu. Sonrasında alınan kararla futbol aynı şekilde devam etti. Sporcular yani idmancılar bunu yaptıkça savaşa daha hazır hale gelir. Bunun yapılmasında yarar vardır. Bunun sonucunda Balkan Savaşı bittikten sonra 1 yıl futbola ara verildi, ligler devam etti. Futbol siyasal iktidarın dikkatini çekti. İttihat terakki bakıyor, insanların maça gitmesi dikkat çekiyordu. Dolayısıyla bu defa toplumsal anlamda bunun cazibesinden yararlanmak için kulüplere el atıyor. Mevcut kulüplerin yapısını değiştirmek veya yeni kulüp kurmaya çalışıyordu. Bunun sonucunda Ferhat Paşa’nın başında olduğu Altınordu isimli bir kulüp kurdu. Ferhat Paşa’nın çabalarıyla iyi futbolcular Altınordu’ya transfer oldu. Siyaset ve spor iç içe geçti.”
Gençlerin Milli Yönü ve Spor
”Ergenekon şenlikleri düzenleyen İttihat Terakki var. Şenliklerde futbol dışında birçok başka spor var. Bu şenliklerle gençlerin milli ruhunu canlandırmak amaçlanıyor. Spor başka milliyet başka değildir. Futbola bakış açısında vatansever gençler yetiştirmek için bunu söylemeli ve gerekeni yapmalıyız bakış açısı vardır.” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Vahdettin Engin futbolun milli yönüne değindi. Prof. Dr. Vahdettin Engin o dönemde devletin takım renginde bayrak rengi olması dolayısıyla kırmızı beyaza izin verilmediğini, ilk başta kırmızı beyaz renge sahip olan takımların renklerini değiştirdiğini ifade etti.
Cumhuriyet Sonrası
Cumhuriyet sonrasında futboldan da bahseden Prof. Dr. Engin şu sözleri sarf etti. “Cumhuriyet sonrasında da takımlar aynı şekilde devam etti. Yapılan maçlar direkt devlet bünyesinde Türkiye İdman Cemiyeti onayında devam etti. İlk milli maç 1923’te Romanya ile yapılan maç olarak lanse ediliyordu. Ancak belgelere göre 1913-1914 yılında da milli maç yaptığımız görülüyor. İlk maç İngiliz gemi personeliyle yapıldı. Fenerbahçe ve Galatasaray içinden seçilen oyuncular birleşti, Türk Milli Takımı adı altında mücadele etti. 16 kulüp bir araya geliyor ve dernekleşiyorlar. Dernekleşmeyle oluşan bu ittifakın görevlerinden biri her sene mahalli ve umumi müsabakalar tertip etmekti. Müsabakalar için ülke mıntıkalara ayrılıyordu. Başlangıçta 16 mıntıka var. Şehir birincilikleri olanlar ilk başta mıntıka birinciliği daha sonra Türkiye birinciliği için yarışıyordu.” Sözleriyle söz konusu süreçteki asl hedefin sporu ülke geneline yaymak olduğunu dile getirdi ve bu anlayışın Cumhuriyet döneminde de sürdüğünü ifade etti.
Konferans, dinleyicilerden gelen soruların Prof. Dr. Engin tarafından cevaplandırılmasını ardından sona erdi.
Hazırlayan: Gülten Esirgenler (Gelişme-1)


