10 Aralık 2024

Resimle İlişkimize Bakış

Hacı Arif Bey Konağı’nda cuma akşamları gerçekleşen Divan Sohbetleri’nin, 26 Mayıs 2023 tarihindeki post sahibi Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümran Ay Say olurken konuğu ise Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi M. Hakkı Ertan oldu. Dönemin son Divan Sohbetinde Osmanlı resim sanatına bakış konusu ele alındı.

Osmanlı’da Sanat

Dr. Öğr. Üyesi Ertan sözlerine Osmanlı gibi köklü bir medeniyetin sanatın her konusunda üstün eserler bırakırken resim konusunda ciddi eserler bırakmamasına dikkat çekerek başladı. Medeniyetimizin o dönemde önemli mimari eserlerinin, tezyinat konusundaki başarılarının, hat sanatındaki üstün özelliklerinin resim konusunda neden görülemediğini sorgulayarak kendi medeniyetimizin bu konudaki eksikliklerinin altını çizdi. Daha sonra bir başka sanat olan hat konusunda fikirlerini dile getiren hocamız, Bursa Ulu Cami’nin en önemli hat müzesi olduğunu ve Osmanlı kültür sanatının en önemli temsillerinden biri olduğunu vurguladı. Dr. Öğr. Üyesi Ertan, bir diğer konu olan altın oranın sanatta, resimde kullanılmasının yanı sıra bizim mimarimizin en önemli parçalarından biri olan Süleymaniye Camii’de tecessüm etmiş halini görebileceğimize değindi.

Neden Resimde Gelişemedik?

Dr. Öğr. Üyesi Ertan resim konusunda İslamiyet’te sahihliği sorgulanan bazı hadisler olduğunu ve bu konudan dolayı insanların geçmişte resime temkinli yaklaştığını dile getirdi. Bu durumun ise bambaşka bir sanat olan minyatürün ortaya çıkmasını sağladığını ve medeniyetimizde gelişmesinin önünü açtığını söyledi. Geçmişte de minyatür sanatının olduğunun lakin bizdeki minyatürün İslamiyet’le birlikte başka bir seviyeye taşındığının altını çizdi. Dr. Öğr. Üyesi Ertan medeniyetimizin resmi farklı boyutlarda minyatürize ederek bu medeniyet yarışında farklı bir resim çizgisiyle Avrupa’ya “ben de varım” dediğini vurguladı.

Doç. Dr. Ay Say ise minyatür kelimesinin kırmızı veya küçültülmüş anlamına geldiğini söyleyerek minyatür hakkındaki fikirlerini dile getirdi. Renk canlılığının minyatürde esas olduğunu vurgularken yüz çizgilerinin klasik dönemde belirgin olmadığını ifade etti. Minyatürde yüze hareket getirmenin daha sonra resim sanatıyla haşır neşir olmayla 18. ve 19. yüzyıllarda gerçekleştiğini söyledi. Daha sonra Osmanlı’da İran’daki şehnamelerden etkilenilerek Süleymanname ve Selimname gibi eserlerle sultanların kahramanlıklarını içeren eserler kaleme alındığına değinen hocamız, bu eserlerin tarihimizde minyatür resimlerin önemli parçaları olduğunun altını çizdi. Osmanlı tarihinde düğün, şenlik gibi özel günlerin de minyatür olarak tarihe geçildiğini, bu önemli olayların resmedilmeden bu kadar detaylı ve özenli bir şekilde ele alınmasını değerli bulduğunu söyledi.

Dr. Öğr. Üyesi Ertan bir diğer sanat dalı olan tezhip için de resim konusuna bakıştan etkilenilerek daha yoğun bir şekilde Osmanlı’da işlendiğine değindi. Tezhibin altınlamak anlamına geldiğini söyleyen hocamız, o dönemde   İran’da yoğun olan bu sanatta artık İran’la yarışabilir ve daha iyi eserler ortaya koyabilir duruma geldiğimizi söyledi.

Padişahların Resim Merakı

Dr. Öğr. Üyesi Ertan Osmanlı’da padişahların aydın kişiler olduğunu belirtirken özellikle Fatih Sultan Mehmet’in döneminde kendi resmini çizdirdiğini ve kendisinin de resme merakının olduğunu söyledi. Diğer padişahların da resme özel merakı olduğunu söyleyen hocamız daha sonra 19. yüzyılda Enderun mektebinde resim eğitimi verilmeye başlandığını ama Avrupa’ya göre bu sanatta geç kalındığını, bu geç kalınmışlığın diğer sanatlarda daha başarılı eserler vermemizi sağladığını bir kez daha vurguladı.

   Hazırlayan: Yunus Emre ÇETİNKAYA (Gelişme 2)