Kenneth Boulding’in “Altın Beyinli Adam” olarak isimlendirdiği “Erol Güngör”
Vefatının 40.yılında Erol Güngör’u anma programının 29 Nisan 2023 tarihli panelinde Sakarya Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Musa Taşdelen hocamızın yönlendirici olduğu programımızda konuşmacı olarak Düzce Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Fatih Yıldız ve Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Şan hocalarımız yer almaktadır. Vakfımızın kendisini ilmi rehber olarak gördüğü Prof Dr.Erol Güngör’u anma programına Prof. Dr. Musa Taşdelen hocamız şu sözlerle başladı: “Erol Güngör özellikle Türk kültürünün yeniden ihyasını savunan ve bunun gerçekleşmesi için kendi düşünce hayatını ve faaliyetlerini adamış bir bilim adamıdır” sözlerinin devamında Türk toplumunda Türk kimliğine aidiyet noktasına vurgu yaparak iki bloklu dünya üzerinde gerçekleştirilen küreselleşmenin yeni iletişim teknolojileri vasıtasıyla yeni kuşaklara aktardıkları küresel sermaye, kültür üretimine büyük destek sağlarken aynı zamanda milli kültürdeki aidiyet bağlarını zayıflattığını söyleyerek bu olguyu daha fazla dikkate almamız gerektiğini bizlere hatırlattı.
Prof. Dr. Musa Taşdelen’in ardından sözü Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Şahin aldı. Şahin, sözlerinin başında Erol Güngör ismi ile ne şekilde tanıştığına ilişkin öğrencilik zamanlarından bir hatırasını dinleyicilerle paylaştı. İdeolojik kamplaşmanın çok zirvede olduğu seksenli yıllarda kendisinin daha çok İslamcı merkeze yakın olduğunu söyleyen Mustafa Kemal Şahin, o dönemde Erol Güngör’ü fazla tanıma imkanının olmadığından bahsetti. Ancak süreç içerisinde merhum münevveri okuma ve onu tanıma imkanını yakaladığını söyleyen Şahin, 34 senenin ardından hâlihazırda dinleyicilerin huzurunda Erol Güngör Kültür Merkezi’nde merhum güzel insanın 40. Yıldönümünde anma vesilesiyle konuşma yapıyor olmanın onurunu yaşadığını söyledi. Öğrencilik döneminde Erol Güngör’e taltif etmediği vefa borcunu daha sonraki akademik hayatında fazlasıyla ödemeye çalıştığını ekleyerek sözlerine devam etti. Erol Güngör’ü tanımaya başladığında kitaplarını sırasıyla okuduğunu söyleyen Şahin ekledi, “Erol Güngör bir psikolog olmasına rağmen sosyoloji literatürüne ve Türk düşünce literatürüne daha fazla katkı veren bir isim olmuştur. Bu benim hep dikkatimi çekmiştir. Onun, alanının çok ötesine geçen bir akademik hikâyesi vardır. Yani Mümtaz Turhan gibi Türk sosyal psikolojinin en önemli ismi olan bir kişinin asistanlığını yapmış, yine yakınlarda kaybettiğimiz Doğan Cüceloğlu ile beraber aynı odayı paylaşmış ve yine yakınlarda kaybettiğimiz Yılmaz Özakpınar hoca ile düşünce paylaşımları yaparak bulunduğu kürsünün çok önemli 3 asistanlardan birisi olmuştur.” Bu sözlerinin akabinde Prof. Dr. Mustafa Kemal Şahin, Erol Güngör’ün yaptığı çözümlemelere ilişkin düşüncelerini aktardı. Özellikle kitaplarını doksanlı yıllarda okumaya ve tanımaya başladıktan sonra onun kendisini çok etkilediğinden bahseden Şahin, Erol Güngör’ün fikirleri ele alış biçiminin ve çözümlemelerinin yaşadığımız çağın gerçekleriyle karşılaştırıldığında oldukça ilgi çekici nitelik taşıdığını belirtti ve ekledi, “Bizim jenerasyonumuzda Türkiye’nin modernleşme ve Türkiye’nin din ve kültür meselelerini ele alma konularına bu derece soğukkanlı yaklaşan ve bu derece kendi kültür ekseninden kopmadan meseleleri halletmeye muvaffak olacak isimler çok fazla değildi.”
Prof. Dr. Şahin, Erol Güngör’ün tarafsızlığına ilişkin değerlendirmeleri ile konuşmasına devam etti. Bu bağlamda Şahin, yer aldığı bölümden kıymetli bir hocasının esası Jean Paul Sartre’a dayanan “Tarafsızlık ahlaksızlıktır.” sözünden hareketle tarafsızlığın insana has bir şey olmadığını, insanın adeta bir fotoğraf makinesi gibi asla nesnel bir varlık olamayacağını söyledi. Bu anlamıyla Erol Güngör’ün de tarafsız olmadığının altını çizdi. Ancak Erol Güngör’ün en önemli ve en üstün yanlarından birinin de eserlerini verdiği yıllardaki ideolojik çatışmanın içerisinde akademik ve fikrî duruşunu ayaklarını sağlam bir şekilde yere basabilmeye muvaffak olması olduğunu vurguladı. Yine Erol Güngör’ün bu noktada Prof. Dr. Tayfun Amman’ın tabiri ile “Telif gücü ve tefrik kabiliyeti yüksek bir kişi” olduğunu, rivayetler arasında dirayeti kaybetmeyen biri olduğunu ekledi. Bu noktada Mustafa Kemal Şahin, Erol Güngör’de kendisini etkileyen bir diğer özelliğin bu ülkenin meselelerine bu ülkenin insanı olarak, birtakım Batılı ideolojilere kendini teslim etmeyerek yine bu eksenden bakabilmeyi başarmış olması olduğunu belirtti.
Sözlerinin devamında Mustafa Kemal Şahin bir diğer dikkat çekici kabiliyet olarak merhum Erol Güngör’ün yararlanmayı bilen perspektifine dikkat çekti. Onun metinlerinde kime atıfta bulunursa bulunsun müthiş şekilde telif edici bir bakış açısına sahip olduğunu ve bu özelliğin onu son derece özgün kıldığını söyledi. Erol Güngör’ün metinlerini bugün tekrar tekrar okurken bile aynı ilmî zevki aldığını ifade eden Mustafa Kemal Şahin, hiç bilmediğimiz ilgilenmediğimiz konularda dahi yazılmış olsa da Erol Güngör’ün bir üslup sahibi yazar olarak karşımıza çıktığının altını çizdi. Günümüzde söz konusu özgün üsluba sahip yazarların sayısının çok fazla olmadığını ekleyen Şahin, bugün akademik üslup ile yazı yazmanın sadece referans vermekle sınırlı hale gelmiş bulunduğunu söyledi.
Bahsettiği konular ile ilişkisi bulunduğu ölçüde gerek düşünce zemininde gerekse kabiliyet zemininde Erol Güngör ile ilgili değerli bilgilerini dinleyicilere arz eden Prof. Dr. Mustafa Kemal Şahin, dinleyenlere hitap etme imkanı bulduğu için teşekkürlerini sundu ve Erol Güngör’e rahmet dualarında bulunarak sözlerini tamamladı.
Prof. Dr. Mustafa Kemal Şahin’in ardından Düzce Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim üyesi Fatih Yıldız konuşmasına başladı. Erol Güngör’ün biyografisinden yola çıkarak fikir dünyasının nasıl şekillendiğinden bahsetti. Türkçe’nin başkenti Kırşehir’de Anadolu irfanını her yönüyle yaşayan ve yaşatan bir ailenin içine doğduğunu ve erken yaşlardan itibaren milliyetçi düşünürleri tanıdığından söz etti. Özellikle Nihal Atsız’ı erken yaşlardan itibaren okuyup benimsemesinin bu durumun bir örneği olduğunu belirtti. Kısacası içinde bulunduğu sosyal çevre ve edindiği entelektüel kimlik neticesinde anti-komünist bir niteliğe sahip olmasını da ekledi. Oldukça çalışkan olmasının yanı sıra sahip olduğu hafıza ve kavrama kabiliyetinin, kısa sürede uzun yol almasına sebebiyet verdiğini şu şekilde açıkladı: “Başka bir insanın 80 senede yapacağını Erol Güngör 40 senede yaptı.”
Kırşehir’den sonra hayatına İstanbul’da devam etmesinin de fikir hayatı için önemini vurgulayan Dr. Fatih Yıldız Mümtaz Turhan’ın asistanlığını yapmasına dikkat çekti. Erol Güngör’ü Erol Güngör yapanın hem Mümtaz Turhan’ın hem de kendisinin disiplinli olmasıyla ilgili olduğunu da ifade etti.
Son olarak “Erol Güngör bana göre münekkittir.” Diyen Dr. Fatih Yıldız, Erol Güngör’ün, o dönemin bazı hareketlerini bazı aydınlar üzerinden eleştirdiğini söyledi ve bu eleştirilere bakıldığında üç meselenin ortaya çıktığını da ekledi. İlk olarak dil meselesine, daha sonra tarih, en son kültür meselesine eğildiğini belirtti. Metinlerinde milli kültür unsurlarına eğildikten sonra ek olarak da din meselesine değindiğinden de söz etti. Bu durumun sebebinin Mümtaz Turhan’ın talebesi olması veya Mehmet Çavuşoğlu, Dündar Taşer ve Mehmet Genç gibi insanlarla bir arada bulunmasının bir neticesi olduğunu söyleyerek entelektüel kimliğini vurguladı ve sözlerini noktaladı.
Programın sonunda Prof. Dr. Musa Taşdelen, Prof. Dr. Tayfun Amman ile yaptığı bir konuşmada Erol Güngör ile ilgili bir anekdottan bahsetti. 4 lisanı ana dili gibi konuşmasından ve sürekli okumasından söz etti. Bütün bunları şahsi gayretleriyle yaptığını vurguladıktan sonra: “Bütün bunları Türkiye’nin imkanlarının çok daha kısıtlı olduğu bir vasatta başarmıştır ve bu vatanın tamamıyla yerli tamamıyla milli ve mükemmel imalatıdır. Olmuş olan, olabilecek olanların müjdesidir. Bu memleket bir Erol Güngör yetiştirebilmiş ise binlercesini yetiştirebilir.” Diyerek programı bitirmiştir.
Haber
Beyzanur Kandemir – İhtisas 2
Zeynep Öztürk – Gelişme
Elif Dilruba Arıkan – İhtisas 2