15 Ekim 2024

Prof. Dr. Tahsin Görgün- 18/02/2017

Ahlâk Meselesi Üzerine Notlar

“Kaybolan Ahlâkın Peşinde” üst başlığıyla gerçekleştirdiğimiz Konferans/ Panel/Açıkoturum serimizin 18 Şubat 2017 tarihindeki konuğu, Prof. Dr. Tahsin Görgün’dü. Prof. Dr. Tahsin Görgün “Ahlaki kriz nedir? Nasıl aşılabilir?” sorularını cevaplandırıp bunlarla nasıl yüzleşmemiz gerektiği konusunda konuşacağını belirterek sunumuna giriş yaptı. Konuyu geçmiş ve günümüzü karşılaştırarak anlatacağını ifade etti. Prof. Dr. Görgün, Münih’te gerçekleşmiş olan bir toplantıda gerçekleşen “Nasıl bir dünyada yaşadığımız” konusundaki tartışmalara değindi ve bu toplantıda anlatılanlardan alıntılar yaparak konuşmasına devam etti. Dünyanın büyük ülkelerindeki önemli devlet adamlarını ağırlayan bu toplantıda belirtilen kavramlardan bazılarını hocamız kendi fikirleriyle sentezleyerek şu şekilde

ifade etti: “Post truth (hakikat sonrası): Doğru ve hakikat yok. Doğru-yanlış ayrımı yok. Post West: Artık Batı dünyanın hâkimi değil. Post order: Düzen sonrası. Düzen yok. Düzenin olmadığı, Batı’nın hâkim olmadığı aynı zamanda hakikatin, doğrunun da olmadığı bir dünyadayız. Artık ahlak adına, hukuk adına değişmez evrensel değer olarak kabul ettiğiniz ne varsa bunların hiçbirinin herhangi bir geçerli manası yok. Böyle bir dünyada yaşıyoruz.” Hocamız kendimize sormamız gereken bazı temel sorular olduğunu söyledi. Bu temel sorulardan birisi: “Nasıl oldu da dünya bu   hale geldi?”. Bir diğer temel soru ise: “Bizim, hakikatin varlığına inanan, ahlaki manada iyi veya kötünün olduğuna inanan, Nizam-ı âlem diye bir şeyin olması gerektiğini ve bütün bunların da  Cenab-ı Hakk’a bağlı olarak anlamlı olduğuna ve varlık kazandığına inanan insanlar olarak bütün in sanlığın bu hali karşısındaki konumumuz tavrımız ne olmalı?” Toplantıda değinilen bir başka konu ise şuydu: “Fake it, hack it, leak it, spread it (Uydur, gizliyi yakala, sızdır, yay) Fransız, Amerikan, İngiliz özellikle de Alman medyasında bu ilke sistematik olarak uygulanıyor. Sistemi önce Türk ve İslam dünyasında denediler, başarılı olunca kendilerinde de uygulamaya başladılar. Dünyanın bugün mevcut hali budur. Öyleyse böyle bir dünyada ahlak nerede duracak?”

“Bizim farkımız Müslüman olmak. Müslüman olmak özü olan, evrensel ilkeleri olan değişmez kuralları olan bir varoluş şekline sahip olmak demektir. Bir Müslüman olarak örneğin bir adaya gittiğinizde yapacaklarımız, ibadetimiz, yiyip içebileceğimiz şeyler vb. bellidir. Modern dünya böyle bir varoluş şeklini kabul etmiyor. Biz özü olan, genel geçer kuralları olan, tümelleri, evrensel ilkeleri olan, yani ilkeli bir şekilde yaşamayı anlamsız hale getiren bir dünyada var olmaya çalışıyoruz.”

Prof. Dr. Tahsin Görgün kriz ve kriz ahlakı kavramlarını benzetmeler yaparak tanımladı: “Elimizdeki değerlerin farkında değiliz ya da bu değerlerle ne yapacağı konusunda zihnimiz açık değil, kafamız karışmış. İşte kriz ahlakı dediğimiz bu şey, kafa karışıklığı süreciyle alakalı” dedi. Krizi ise “kalp krizi”ne benzeterek kalbin fonksiyonunu yitirmesiyle kalp krizinin gerçekleştiğini belirtti.

Prof. Dr. Görgün 19. yüzyılda toplumda faziletin önemini yitirişini şu şekilde anlattı: “19. yüzyılda bizim ahlaklı insanlarımız faziletli olmanın tek başına etkin olmadığı bir dönemde olduklarını düşünüyorlardı. Örnek vermek gerekirse kullandıkları paralar geçerli değildi, yani fazilet o dönemde geçer akçe değildi. O klasik faziletli insanların merkez oluşturdukları ve onlar gibi insanların etrafında organize olmuş olduğu toplumsal düzen yerine kanunlarla var olan, tanımlanmış fonksiyonlarla yani birbiriyle irtibatlanmış bir mekanizma olarak modern devlet karşımıza çıkıyor. Ve bu modern devlette faziletli insanlar artık değerli değil.” Prof. Dr. Görgün devamında: “Türkiye’de herkes kendi mevki ve ikbalinin banisidir. Batı’da hiçbir zaman böyle fert merkezli bir yapı olmadı. Osmanlı’da faziletli insanlar toplumun merkezinde bulunurdu.” dedi.

Hocamız, bizim bugün yapmamız gerekenin devletin herhangi bir şekilde zaafa düşmeden, herhangi bir noktada güç kaybı yaşamadan ama mevcut modern şartlara da teslim olmadan dönüşmesini sağlamak olduğunu söyledi. Dinleyicilerin katkıları ve soru cevap faslı sonrasında konferans sona erdi.

Hazırlayan

Bükre Şeyma OĞURLU

(Gelişme 2)