25 Ocak 2025

KOCAV Divan Sohbetlerinden İlhami Atalay

Türk Resminin Dünü ve Bugünü

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi M. Hakkı Ertan’ın post sahibi olduğu 13 Ocak 2023 tarihli Divan Sohbeti’nin konuğu, önemli sanatkârlarımızdan Ressam İlhami Atalay idi.

“Sanat Güzelliktir”

Atalay, sohbete kendine göre sanatın tanımını yaparak başladı: “Sanat benim için güzelliktir. İnsan neye âşık olur? Güzele âşık olur. Niye çünkü güzelde sanat vardır. Sanatta ritim ve ahenk vardır. Bundan dolayı sanatın kaynağın aşktır. Yaratılışın temelinde de aşk vardır. Aşkın sırrı nedir? Güzelliktedir

Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım.’ Demek ki 88 bin âlemi bizim için bir sanat eseri olarak kâinatta sergilemiş, bu kâinatın sırlarını çözebilecek kudret ve kabiliyeti bize vermiş. Yani Allah’ı anlayabilecek ve takdir edebilecek özellikleri bize vermiş. Yani Allah varlığına ve birliğine delil olsun diye bu 88 bin Alemi bize sergilemiş Bundan anlıyoruz ki kâinatın içerisinde devamlı değişen, sürekli hareket halinde olan bir sanat gözümüzün önünde olup gitmektedir.”

Sonrasında Türk sanatının tarihinden bahseden Atalay, Türk sanatının evrelerini anlatarak konuşmasına devam etti. “İlk evre Şaman dönemidir. Bugün Budist olmuş Uygur eserleri günümüzde müzelerde Türk sanatı bölümleri olmasına rağmen Budizm etkisiyle Hint bölümünde sergilenmektedir. İkinci evre Türklerin Müslüman olduğu dönemi kapsamaktadır. Üçüncü safha Avrupa, Balkan ve Afrika ülkeleri ile tanışma safhalarıdır. Sonrasında ise Modern Sanat. Modern çağın doğuşu yaşanırken biz hiçbir zaman Türk milleti olarak modern çağı yaşamadık. Bir hala memleketimiz kurtarmak için istiklal mücadelesi veriyorduk. İstiklal mücadelesinden sağ çıkan nüfusun sanatla uğraşacak gücü yoktu.”

Türkiye’de sanata olan bakışa karşı eleştirisini ise şu sözlerle belirtti. “Türkiye’de çıplak kadın resmi yapmadan, Paris’e gitmeden ressam olmaz anlayışı vardı. Bu anlayışı kırmak için Türk kadınlarının renkliliğinden, giyinişinden, iffetli oturuşlarından ilham alarak bunlar bizim kadınlarımız diyerek sergiler açtım, çalışmalar yaptım. Hem de bu çalışmaları, kendi geliştirdiğim ‘Yama Yama Tekniği’ ile gerçekleştirdim.”

Sohbete katılım sağlayan bir dinleyicinin sorusuyla sohbet, İç Harp isimli eserinin hikâyesi ile devam etti. “1967’de liseden yeni mezun olduğumda İzmit’in Yuvacık köyünde lisede yedek öğretmenlik yapıyordum. O zaman Yunus Emre’nin bir dizesinden etkilendim ve bundan tablo olur diye düşündüm. 1973’te Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nin giriş imtihanında bunu tablo haline getirdim. Sonrasında O tablo akademinin girişinde 2 ay sergide kaldı ve sonrasında satıldı.”

Sohbetin devamında dinleyicilerin sorularını cevaplayan Atalay, eser hikâyeleri ve eğlenceli anılarıyla sohbeti sonlandırdı.

Hazırlayan: Firdevs Beyza KOCA (İhtisas 2)