Kitap-Söyleşi’nin29 Mayıs tarihindeki konuğu İÜ Sosyoloji Bölümü Arş. Gör. Dr. M. Fatih Karakaya idi. Yönlendiriciliğini Kırklareli Üniversitesi İktisat Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Canan Özge Eğri’nin yaptığı sohbetteArş. Gör. Dr. M. Fatih Karakaya’nın kaleme aldığı, KOCAV Yayınları Akademi Dizisi’nden çıkan “Son Klasik İlk Modern Pitirim Aleksandroviç Sorokin ve Sosyolojisi” isimli kitap konuşuldu. Sohbette savaş, devrim, sosyal değişme, tabakalaşma gibi birçoğu sosyolojinin alanına giren çeşitli konularda çalışmalar yapan, sosyal teori açısından önemli bir dönemeci teşkil eden, “son klasik ve ilk modern” diye nitelendirebileceğimiz Harvard Üniversitesi’nde sosyoloji bölümünü kuran, önemli eserler veren Sorokin’den bahsedildi.
Kitabın Hikâyesi
Arş. Gör. Dr. M. Fatih Karakaya, özgeçmişini ve sosyoloji bölümü ile ilgili yolculuğunun seyrinin nasıl ilerlediğini anlatarak sohbete başladı. KOCAV Seminerleri’ne devam ederken tanışmış olduğu Prof. Dr. Tayfun Amman Hoca’nın tarihe, insana, topluma yaklaşımının ve akademik sürecininkendisine ilham verdiğini dile getirdi.Yüksek lisans döneminde tez danışmanının tavsiyesi üzerine Çağımızın Bunalımı kitabı ile tanıdığı Sorokin’i çalışmaya başladığını ve okudukça Soroki’nin otobiyografisini ilginç bulduğunu söyledi.Soroki’nin Rus modernleşmesinin en sancılı döneminde Rusya’da bulunduğunu, bunun yanında Amerikan sosyolojisinin kendini kurumsallaştırdığı dönemde ABD’de bu çabaların bizzat kuramsal aktörü olduğuna dikkat çekti. Bu durumun Dr. Karakaya’yı, sosyolojinin klasikleriyle bir ünsiyete soktuğunu ve ana akım Amerikan sosyolojisinin getirdiği çağdaş eleştirilerle tanışmasına vesile olduğunu ifade etti. Araştırma sürecinde Batı dışı modernlik örneği sunan Rusya’nın modernleşmesinden beslenerekyüksek lisans tezini kitaplaştırdığını ve bu uzun soluklu maceranın meyvesinin de “Son Klasik İlk Modern” olduğunu ekledi.
KOCAV Farkı…
Bugün sivil toplum kuruluşlarının tereddütle yaklaştığımız yerler haline geldiğini ancak bizim tereddütle yaklaşmamıza neden olacak tüm bağlaşıklardan münezzeh olan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının İstanbul’da olmasının çok büyük bir şans olduğunu vurgulayan Dr. Karakaya, burada akademik eğitimin tamamlayıcısı olan çeşitli okuma grupları, seminerleri yakalama fırsatlarımızın olduğunu vurguladı. “Sosyal, edebi, kültürel, sanatsal alanlarda üniversite öğrencilerinin klasik müfredatta bulamayacakları konuları veya kendi üniversitelerinde tanıma fırsatı yakalayamayacakları hocaları gördükleri ve onlarla birebir iletişim kurdukları, hayatlarını değiştirecek çok ilginç kitap isimlerini duyacakları bir aile evi KOCAV. Bunların yanında politize olmaması ve kimseye minnet borcu olmaması gibi ayrıcalıklı niteliklere sahip.” sözleriyle KOCAV’ın da bunlardan biri olduğunuekledi.
Söyleşi, Dr. Eğri’nin Dr. Karakaya’ya yönelttiği tez döneminde nasıl bir süreçten geçtiği sorusu ile devam etti. Politik aktivizmi ve Bolşeviklerle olan çatışmasından dolayı idam cezasına çarptırılmış daha sonra affedilmiş olan bir mülteci aydın Sorokin’inyaşamından kısaca bahseden Dr. Karakaya,Sorokin’in otobiyografisi yayımlandıktan sonra Amerikan Sosyoloji Derneği’nin başkanlığına seçildiğini,
“Sosyoloji Literatürünü Değerlendirdi”
“Bugünün Sosyolojisi” başlıklı bir kitap yayımlayarak sosyoloji literatürünün genel bir eleştirel değerlendirmesini yaptığını belirtti.Dr. M. Fatih Karakaya, Rusya’daki toplumsal hareketlilik ve Amerikan sosyolojisinin içinde bulunduğu bir çalkantılı dönemden hareketle sosyoloji yazım tarihine dair şu ifadelerde bulundu: “Bugün sosyoloji yazım tarihine baktığımızda sanayileşme, kentleşme, demografik hareketlerle çeşitli sorunların bir meyvesi olarak sosyoloji disiplinin gelişmeçizgisini görürüz. Burada üç kurucu figürden bahsederiz. Marx, Durkheim ve Weber. Bu anlatı çok eksik bir anlatımdır. Bunlara Georg Simmel, Gabriel Tarde gibi isimleri de dâhil etmek gerekir. Kurucu isimlerin çalışmalarına baktığımızda Avrupa’nın sömürge geçişinin çok baskın olduğu bir sosyoloji tartışmalarını görürüz. Ve bu dönemde sosyoloji, merkez sömürgeci ülkelerdeki biz ile sömürgeleştirilen ilkel, öteki arasındaki farklarının araştırıldığı, o toplumların nasıl ilerletileceği nasıl medenileştirileceğinin tartışıldığı bir bağlamdadır.Yine bunun yanında Protestan toplumsal reform hareketinin çok etkili olduğu özellikle iç savaş sonrası suç örgütlerinin artması gibi dönüşümlerin, çalkantıların izlendiği bir bağlamın da varlığını unutmamamız gerekir.Burada sosyal hizmete benzeyen, kuramsal temeliolmayanbu kimliğinden sıyrılmaya çalışan bir Amerikan sosyolojisi var. Sosyoloji, Kıta Avrupası’ndaki sosyolojinin geleneği ile bütünleştirecek bir kafa arayışına giriyor. Bu kafanın önce Sorokin olduğunu düşünüyorlar.”Burada Sorokin’inAmerikan Sosyoloji Derneği başkanlığı yapan TalcottParsons’ı etkilediğini sözlerine ilave olarakDr. Karakaya,“Bütün bunları düşündüğümüzde hem kurum içi siyaset anlamında hem de dünya siyaseti anlamında tartışmalı figür olan Sorokin’i çalışmak adeta bir meydan okumaydı, ben debirikimimle bunların altından çıkmaya gayret gösterdim.”dedi.
“Sorokin’in Hayatı Üç Dönemde Şekillendi”
Mümtaz Turhan,Erol Güngör, Nilgün Çelebi gibi sosyolojide çeşitli hocaları etkileyen Soroki’nin yaşamındaki farklılıkların neden kaynaklandığı ve nasıl bir sefer izlediği sorusu üzerine devam eden sohbette, Rusya’dakiçocukluk dönemlerindeki manevi, toplumsal devrime yol açacak çalkantılıpolitikiklimin ve oradaki ideolojik münazaralar üzerinden edindiği bazı şeylerinSorokin’in hayatını değiştirdiğine değindi. Hayatının üç temel dönem üzerinden şekillendiğini ifade eden Dr. Karakaya, bu üç dönemi şöyle ifade etti: “İlk olarak Pozitivist bakışa sahip olduğu bir dönem ardından özellikle Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası ile beraber hayal kırıklığına uğradığımız bir dönem vardır. Üçüncü ve son olarak da çağıninsanlığınilerlemecibakışana cevap verir bir yere gitmediği dolayısıyla bir kıyamet çöküş senaryosunun baskın olduğu çağın teşhisi dönemi söz konusudur. Bu bahsettiğim üç dönemi Sorokin kendisi ifade ediyor. Ben iseSorokin’in hayatını anlatırken onun bahsettiği üç temel evreyi esas alarak kitabımda beş temel evreden bahsettim.”
Bu dönemlendirmeyi esas alarak bir eser incelemesi yapan Dr. Karakaya, kitabının ikinci bölümünde eserlerin özetlerine değindiğini ve değerlendirmeleryaptığını dile getirdi. Sorokin’in en önemli çalışmalarından bir tanesinin Toplumsal Hareketlilik kitabı olduğunu ifade etti. Çok erken bir dönemde toplumsal tabakalaşma ve toplumsal hareketliliğe dair bir çalışma olduğunun altını çizdi. Bu konulara ilişkin ilk defa sosyolojik literatürde bir değerlendirme yapan ve buna kitap çapında eğilen ilk ismin de Sorokin olduğuna dikkat çekti.Sorokin’in hayatının da bir toplumsal hareketlilik olduğunu söyleyen Dr. Karakaya sohbetin devamında Çağın Bunalımı kitabı hakkında kısa bir bilgilendirmede bulundu.
Sohbetin sonuna doğru kitap yazma sürecinden bahseden Dr. Karakaya, yazmış olduğu tezi kitaplaştırma sürecinin kendisi için büyük bir tecrübe olduğunu söylerken Sosyal Bilimcilerde Yazma Çilesi kitabı üzerinde durdu. Sosyal bilimler alanında tez çalışması yapacak gençlere okuma ve yazmaya dair edebi metinleri takip etmelerinin önemine, dünya ve Türk klasiklerini okumada cesaretli olmaları gerektiğine vurgu yaptı. Karakaya’nın yazma ve okumaya dair bize yeni kapı açacağını düşündüğü kitap önerileri ile yayın sonlandırıldı.
Haber:Nilhan DİLEKLİ (İhtisas 1)