5 Aralık 2024

Vefatının 38. Yılında Prof. Dr. Erol Güngör’ü Anlamak

Prof. Dr. Erol Güngör:“Sürekli değişen hayata değişmeyen tepkiler vermek veya kendini tekrar etmek dini düşünceyi korumak ya da muhafıza etmek anlamına gelmez.”

Milliyetçi Bir Çınar Erol Güngör’ü Vefatının Yıl Dönümünde Anlamak

KOCAV, kendi kuruluş gayesini gerçekleştirme yolunda; eserleri ve fikirleriyle tanınması ve anlaşılmasını görev saydığı ilim dünyamızın aydınlık yüzü, çağını aşan düşünür merhum Sosyal Psikolog Prof. Dr. Erol Güngör’ü andı. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Erol Güngör Anma Toplantılarının “Vefatının 38. Yılında Prof. Dr. Erol Güngör’ü Anlamak” başlığı altında düzenlenen bu yılki toplantısının konukları, Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül ile Gazeteci-Yazar Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu idi. Toplantının yöneticiliğini bu yıl ki yöneticiliğini Arş.Gör. M. Fatih Karakaya yaptı.

21. yüzyılın ilk çeyreğinde merhum Erol Güngör’ün okunması ve anlaşılmasının mahiyetinin üzerinde durulduğu sohbet, Prof. Dr. Akgül’ün konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Akgül, Erol Güngör’ün kitapları ve çeviri eserlerine ilişkin değerlendirmelerinden önce bu eserler bakımından Erol Güngör’ün en büyük arzusunun Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadarki Türk modernleşme tarihimizde yaşadığımız eksikleri tespit etmek ve dünyanın karşısına alternatif bir medeniyet modeli ortaya koymak olduğunu belirtti. Bu minvalde de Erol Güngör açısından önem taşıyan “aydın kadro” meselesini şu sözleriyle ifade etti: “Erol Güngör’ün bu arzusu bakımından dikkatle ve önemle üzerinde durduğu şey zihin terbiyesi, ilmi disiplin ve Türkiye’nin bu kültür ve medeniyeti inşa edecek yeterli sayıda aydının yetişmesidir. Dolayısıyla aydın onun için son derece önemlidir. Kendi tabiriyle ‘birkaç büyük kafa’ bir medeniyeti ayağa kaldırmaya yetecektir.

Prof. Dr. Akgül, Erol Güngör’ün kitapları ve tercüme ettiği eserler hakkında bilgiler verip işlenen konuların hususiyetine dikkati çeken değerlendirmelerde bulundu. Aynı zamanda hocanın bütün eserlerinin; tamamı düşünüldüğünde bir insanın hem kendi kültürel kimliğini hem de dünya düzenini tüm yönleriyle tanıma imkânı verecek derinlikte ve zenginlikte bir külliyat teşkil ettiğine dikkat çekti.

Erol Güngör’ün günümüzde yeteri kadar okunmadığı ve anlaşılmadığı konusundaki bazı tereddütlerinden bahseden Mehmet Akgül, sözlerine aynı zamanda düşünce tarihinden müşahede ettiğimiz gibi büyük adamların az okunmak gibi özelliklerinin de olduğunu söyleyerek devam etti. Buna karşın Türk gençliğinin Erol Hoca’nın eserlerini okuyunca onu, kayıp bir hazine misali keşfedeceğini ve onun tavsiye ettiği zihin disiplinine, hür düşünceye ve bilimsel formasyona sahip aydınlar olarak yetişeceklerine inancının tam olduğunu belirtti.

Milliyetçiliğin bir iç savaş ideolojisi halinde kullanılmak istendiği dönemde Erol Güngör, milliyetçilik hakkında bir ilim adamı hüviyetinde yazılar yazmıştır. Bu yazılar bugün dahi ilmi kıymete sahiptir.

Organik Milliyetçiliğin Çağdaş Formunu İnşa Eden Bilim Adamı

Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu konuşmalarına Erol Güngör’ün hafıza ve psikoloji hakkında yapılan çalışmalarından örnekler vererek başladı. Türkiye’nin psikoloji alanında en önemli iki ayağından birisinin Erol Güngör, diğerinin Yılmaz Özakpınar olduğunu söyledi.Erol Güngör’ü anmamızın ayrıca önemli olduğundan bahseden Şehsuvaroğlu bu sözlerine iki aşama halinde değindi: “Birincisi Akademya Dergisi’nin çok önemli bir temsilcisi olması, bir diğeri ise Erol Güngör’ün hür düşünür olmasıdır.”dedi.

Şehsuvaroğlu, Orhan Okay’ın Erol Güngör hakkında belirttiği “Ziya Gökalp’ten başlayan organik milliyetçiliğin çağdaş formunu kavramsal inşa eden bir ilim adamı” sözlerinin altını çizdi.Erol Güngör’ün ilmi zihniyet oluşumunun iki meslekten oluştuğuna değindi. “Birincisi hür düşünür, mütefekkir bir ilim insanı oluşudur. Bir diğeri ise akademyaya mensup oluşudur. Önemli bir üçüncü özelliği de ülkücü olmasıdır.”dedi.

Erol Güngör’ün Ziya Gökalp sosyolojisinin ve aynı zamanda milliyetçiliğinin devamı olduğuna değinen Şehsuvaroğlu aynı zamanda Erol Güngör’ün milliyetçi camiada Ziya Gökalp’i eleştirerek farklı bir şahsiyet oluşturduğuna değindi. Şehsuvaroğlu “Erol Güngör milliyetçiliğin, milliyet değerleri ve bizi bir arada tutma sanatının bilimsel temellerini kurmuştur. Bunu yaparken şüphesiz hocası Mümtaz Turhan’ı takip etmiştir.”dedi.

Erol Güngör’ü Anlamak İstiyorsak Bugünden Tarihe Dönmeliyiz

Şehsuvaroğlu, Erol Güngör’ü ortaya çıkartan sebeplerden birinin de Fatih’in İstanbul’u fethettikten sonra eserleri Türkçeleştiremediğini fakat yıllar sonra dönemin aydınlarının bunu başarmada etkili olduğunu söyledi. Dönemin aydınlarının, gerek ülkücüler, devrimciler gerek akılcıların entelektüel kesimlerinin seviyeyi yükselttiğine ve Erol Güngör’ü yazılarıyla bu dönemde daha çok tanıdığımıza değindi.

Şehsuvaroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bizleri değiştirecek şey kültür değil mayadır. Hakikati kaybettiğimiz yerde arayacağız yani mayamızda.” Oğuz Kağan felsefesinden bir düzenlemeye başlamak, yeni bir varlıklar hiyerarşisine oturmak gerektiğine değinen Şehsuvaroğlu, organik milliyetçilik konusu bağlamında üç temel zihniyet yapımızın Erol Güngör, Mümtaz Turhan, Ziya Gökalp olduğuna değindi.

Dinleyicilerin sorularının cevaplandırılmasının ardından okunan Fatiha ile programı sona erdi.

Hazırlayan:

Beyzanur KANDEMİR (Gelişme 1)

Kamile OKUDAN (İhtisas 1)