Uzun zamandır beklenen ve yapılması planlanan KOCAV Genç Divan Sohbetleri’nin post sahibi Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Araştırma Görevlisi Esra Gültekin’di.
Gültekin konuşmasına kendi öğrencilik yıllarında yapılan Genç Divanlar’dan bahsederek giriş yaptı. Divan Sohbetleri’nin sohbet kültürünün devamı olması ve post sahibinin değerli şahsiyetler olması açısından önem arz ettiğini belirtti. Bize de davetimizden ötürü teşekkürlerini edip konuşmasına başladı.
“Tayfun Hoca’dan öğrendiğim kadarıyla Allah dinleyicinin neye ihtiyacı varsa konuşmacının diline onu verirmiş dolayısıyla bugün ihtiyaçları konuşmak gerekir.” diyerek günümüz insanının manevi ihtiyaçlarından, anlam arayışından bahsetti.
İnsan Değerlidir
İnsanın kendisine sorduğu şu an neredeyim, ne yapıyorum, ne yapmalıyım gibi sorularına kendi cevaplarını, kendi mücadelesini bizlere anlattı. Ve sözlerine şunları ekledi: “Bu dönemde yaşayan insanların hayatı anlamlandırma şekli eskiye nazaran daha karışık bir halde. Çünkü bireyselliğin giderek arttığı bir çağda daha bencil yaşıyoruz. Lakin insan yaradılış olarak bu şekilde yaratılmadı. İnsan ancak kendisinden başka kişiler için yaptıklarıyla mutluluğu yakalayabilir. İnsan eşrefi mahlûkattır. Bunun yanında insanı değersiz gören düşünceler bizi anlam arayışından uzaklaştırır. Bizi yapay zekâdan veya bir hayvandan ayıran asıl mevzu da budur. Hiç bu anlam arayışına girmeden yaşamakta mümkündür ama içimizdeki çelişkileri bastırma tabiatımıza aykırıdır. Bu çatı da benim anlam arayışımın bir tecessümüdür.” diyerek Vakfımızın çatısı altında kendi anlam arayışını devam ettirip, bulduktan sonra da burada hizmet ettiğini söyledi.
Önce Kendini Bilmek
Anlam arayışının basamaklarını şu şekilde sıraladı: “İlk olarak bir arayışa girmek daha sonra ise sorularımıza cevap bulmak yani aksiyon kısmı. Benim bu çatıdan kastım da aksiyonun yansımış hali. İnsan önce kim olduğunu fark etmeli ama bunu yaparken de kendini kayırma ve kendini değerlendirme noktasında dengeli, objektif ve dürüst davranmalıdır. Dengeyi sağlayabilmek için artı ve eksilerimizle bir bütün olduğumuzu kabul edip kendimizle yüzleşmeliyiz. Terazide denge sağlandığında ise hayatı anlamlaştırmak kolaylaşacaktır. Hayata bakışımız değişecek, özgüvenimiz artacak. Lakin bu yüzleşmeyi yaşamazsak içimizde bir boşluk oluşacak dışarıdan gelen darbelerde tedirginlik yaşayacağız. Yüzleştiğimizde ise kendimizi tanıyıp gücümüzün yettiği bir konuma gelecek, boşa zaman ya da güç sarf etmeyip mutlu olacağız. Bu kıymetli hayatı kendi anlamlandırdığımız doğru ve yanlışlarımızla başrolünde oynayarak geçirmemiz gerekir.”
Biz gençlere arkamıza dönüp baktığımızda bunun için mi yaşamışım demememiz için hayatın basamaklarını, hayatımıza nasıl yön vermemiz gerektiğini kendi hayat tecrübeleriyle harmanlayıp anlattı.