“Suriye’yi de tecrübe etmiştim ancak bu sefer çok zordu.Çünkü karşınızda savaş suçu şlemeye alışmış, acıması olmayan bir devlet var ve her şeyi yapmaları mümkün…”
SAVAŞIN ORTASINDAN BİR TANIK: FULYA ÖZTÜRK
KOCAV’daki etkinliklere yetişmek için aldığımız uzun yolların yerini, YouTube’da bir lahzada açtığımız KOCAV TV Youtube kanalı aldı. Şimdilerde alamadığımız o uzun yollarca biriken özlem, KOCAV TV canlı yayınlarını beklemek, sohbet kısmının açılmasını gözlemek ve oraya kalemin izinde bir selam bırakmakla son bulmakta. KOCAV TV, 8 Ocak 2021 tarihinde canlı yayınlanan“Fulya Öztürk’ün Yaşadıklarıyla Karabağ” programı da aynı hislerle buluştuğumuz, Azerbaycan’ın haklı zaferini gururla konuştuğumuz bir yayın oldu.
Fulya Öztürk, Azerbaycan-Ermenistan savaşına şahitlik etmiş, “Azerbaycan’ınBacısı”unvanını almış bir savaş muhabiri olarak Prof. Dr. Okan Yeşilot’un yönettiği yayında, yaşadıklarını bizimle paylaştı.
Haber Değerine Mukabil Duyguların Ehemmiyeti
Program, işgalciErmenistan’ın Gence saldırısından sonra Fulya Öztürk’ün cansız bir bebeğin enkazdan çıkarılışını CNN Türk’e gözyaşları ile anlattığı VTR ile başladı. VTR akabinde Prof. Dr. Yeşilot, bir olayın haber değerinin olması yanı sıra o haberde geçen süjelerin mazlum sıfatını haiz olmalarının önemine değindi. Bu tür haberlerin muhabirler için meslekleriyle beraber insani duygularını da ön plana çıkaracak nitelikte haberler olduğundan söz etti. Fulya Öztürk, yaptığı canlı yayınlarda bütün samimiyetini yansıtabilen başarılı bir muhabir olarak Prof. Dr. Yeşilot’un sorusu üzerine kendini tanıttı ve ardından Azerbaycan’ı anlattı.
Türk Geleneğine Merak
Fulya Öztürk, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olduğunu, televizyonculuktaon dördüncü yılını yaşadığını vesekiz yıldır da sahada olduğunu ifade ederken muhabirliği severek yaptığını vurguladı. Adana’da doğup büyüyenÖztürk, spor ve müzikle çok küçük yaşlardatanıştığını belirtti. Türk geleneğine ve musikisine çocukluğundan beri duyduğu meraktan söz eden Öztürk, annesinin de yönlendirmesiyle Türk müziği eğitimi aldığını ve musiki makamlarınaaşinaolmanın hayata bakış açısındaki etkisini anlattı.İçindeki Türk sevgisinin kendisiyle birlikte nasılbüyüyüp Azerbaycan’a taştığına değindi.
Azerbaycan’a Doğru
Savaş başladığı sırada Şırnak’a PKK’dan kaçan gençlerle röportaj yapmaya giden Öztürk,bir hafta sonra oradan döner dönmez Azerbaycan’a gidişini anlattı. Haber yapacağı Terter’in neresi olduğunu dahi bilmeden hazırlıksız bir şekilde gittiği Azerbaycan için şu ifadeleri kullandı: “Film gibiydi.Çok farklı coğrafyalara, Afrika’ya, Arakan’a, Suriye’ye defalarca gittim ama hayatım boyunca2020 yılının Eylül, Ekim ve Kasım aylarını, Azerbaycan’ı aslaunutamayacağım.”
Çırpınırdın Karadeniz türküsünü yıllardır her gün marş gibi dinleyen biri olarak Öztürk, Azerbaycan’a gitmenin nasibinde olmasından duyduğu heyecanı dile getirdi. Bir taraftan bu heyecanı yaşarken diğer taraftan savaş muhabiri olarak yaşadığı zorlukları anlattı:“Oraya gidince arkadaşlardan görevi teslim alıyorduk.Devir teslim sırasında güvenli bir yer arıyorduk. Suriye’yi de tecrübe etmiştim ancak bu sefer çok zordu.Çünkü karşınızda savaş suçu işlemeye alışmış, acıması olmayan bir devlet var ve her şeyi yapmaları mümkün.Kameraman arkadaşımla akşam olduğunda bugün nasıl ölmedik diye düşünüp şaşırıyorduk. Ben bir yere gittiğimde sonunu görmek isterim, o nedenle geri dönmeyi düşünmedim. O kadar insan o sıkıntıyı çekiyorken ben bir hafta sonra döneceğimi bilerek kendi canımı onların canından daha tatlı görmek istemiyordum.”
Duygun Direkt Seyirciye Geçti
Prof. Dr. Yeşilot’un canlı yayında Fulya Öztürk’ün duygularının ekrandan taşarak seyirciye geçtiğinden söz etmesi üzerine Öztürk, “Bir gazeteci soğukkanlı kalmalı diyerek defalarca seyirciden özür dilediğimi hatırlıyorum ama kalamıyordum.Çünkü Gence saldırısı olduğunda ben oraya bir telefonla veya bir yerden istihbarat alıp gitmedim. Ben o saldırıyı yaşadım, benim çok yakınıma atılmıştı.Üç tane balistik füzeden bir tanesi bizim otelin semalarında imha edildi.Çok acı bir andı, ışık yoktu. Biz, insanlar enkazdan çıkarılabilsin diye kameranın ışığını tutuyorduk.”
Medya Çok İyi Yönetildi
Fulya Öztürk, Azerbaycan’da şahit olduğu vaziyeti daha fazla duyurmak isteyipsosyal medya hesaplarını da kullanarak paylaşımlar yaptığını belirtti. Azerbaycan’dan bir hanımefendinin ona, “Fulya Hanım, biz Hocalı katliamını anlatamadık.Bizim elimizde deliller yoktu.Onun için bizim için kıymetlisiniz.”dediğini anlattı. Yaşananlar karşısında insanı en çok üzen şeyin, bir insanlık suçu işlenirken Pakistan, KKTC gibi devletler dışında dünyada kimsenin ses çıkarmaması olduğunu dile getirerek duygularını ifade etti. Dünya basınını takip ettiğini ve kimse ses çıkarmadıkça Azerbaycan’ın sesi olmak için daha çok çalıştıklarını ekledi. Bu anlamda medyanın çok iyi yönetildiğini vurguladı.
Mazlum, Haklı ve Galip Bir Halk
Prof. Dr. Yeşilot’un sorusu üzerine Öztürk, Azerbaycan’dan kalan, unutamayacağı anılarına değindi. Gence’de enkazdan küçük bir bebeğin elinin çıkışını,Berde’debaba ve kızın sarılarak ölüşünü ve o katliam sonucu Azerbaycan’da sivil halktan yaklaşık yüz kişinin şehit oluşunu unutamayacağını anlattı. Mazlum ve haklı bir milletin toprağıyla vuslata ermesi ile ilgili şunları söyledi: “Bir hanımefendiyi hiç unutamıyorum, nasıl güzel bir insan, otuz yıldır bir avuç toprağı saklamış. Bunu, dünyanın başka hangi yerinde, hangi milletinde bu vatan sevgisini görebilirsiniz?” Fulya Öztürk, Anadolu insanı gibi özünde bir safiyet bulduğuAzerbaycan insanına sevgi ve saygılarını iletti ve Prof. Dr. OkanYeşilot’adavetleri için teşekkür etti. Ardındanyayın soru-cevaplarla sona erdi.
Hazırlayan
Hilal Nur SAYMAN (İhtisas 2)