“İdris Yamantürk, her şeyden önce nezaket ve üslup demektir, onun bir karıncayı incittiğini ya da bir kalbi kırdığını görmedim. İdris Ağabey tevazu demekti, kimseye ayrım yapmaksınız herkese aynı samimiyetle yaklaşırdı. İdris Yamantürk, onur demekti. Dürüstlük demekti, hiçbir zaman dürüstlükten şaştığını görmedim. Çalışkanlık demekti. Alın terine saygı demekti. Türk ve Türkiye sevdalısı demekti.”
Türk Milletine Adanmış Bir Ömür: İdris Yamantürk
KOCAV, her dönem olduğu gibi yaşadığımız bu zorlu dönemde de ahde vefanın kalesi olmaya devam etmekte. Vakfımız, “Hilalin Gölgesinde Kalemin İzinde” milli ve manevi değerleri yaşatmaya ve onu yüceltecek münevverlerin yetişmesine hizmet etmeye devam ederken, KOCAV Kariyer Geliştirme Merkezi ile bu sürecin iktisadi ayağını güçlendirmekte. KOCAV KAGEM, sanayicileri, iş insanlarını, yöneticileri, ekonomi ile ilgili akademisyen ve bürokratları hem kendi içlerinde hem de öğrencilerle bir araya getirerek çeşitli programlar düzenlenmekte. KOCAV Kariyer Geliştirme Merkezi son etkinliğinde bir ahde vefa örneği göstererek geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz değerli iş insanı İdris Yamantürk’ü andı. Vakfımızın Eğitimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Ümran AY Say ve Vakıf Mütevelli Heyeti Üyelerimizden KOCAV KAGEM Koordinatörü Üzeyir Doğan’ın yönettiği anma toplantısı, 13 Mart günü gerçekleştirildi.
Program, İdris Yamantürk’ün çalışmanın önemine vurgu yaptığı ve hayatı boyunca milletinin menfaati ve Allah rızası için çalıştığını belirttiği kısa bir video gösterimi ile başladı. Akabinde Say ve Doğan açılış konuşmalarını yaptılar. İdris Yamantürk’ün biyografisi okundu, konuklar konuşma sıralarına göre tanıtıldı ve İdris Yamantürk hakkındaki düşünceleri alındı.
Camianın Ulu Çınarı, Türkiye Sevdalısı
İlk konuşmacı Vakıf Başkanımız Av. Dr. Ali Ürey, konuşmasına dünyamızın çetin bir dönemden geçtiğini, bu dönemde KOCAV olarak salgının etkilerinden kendimizi koruyamadığımızı ve acı kayıplar yaşadığımızı söyleyerek başladı. Kaybettiğimiz değerleri tek tek sayarak başsağlığı dileklerinde bulundu. Bu kişilerden biri olan İdris Yamantürk’ü çok vakitsiz ve habersiz kaybettiğimizi aynı şekilde zamansız ve sessiz uğurladığımızı ve o sessizliğin üzüntüsünü içinden atamadığını söyledi. Akabinde Yamantürk’ün kendisi için ne anlam ifade ettiğini birkaç cümle ile anlattı. “İdris Yamantürk, her şeyden önce nezaket ve üslup demektir, onun bir karıncayı incittiğini ya da bir kalbi kırdığını görmedim. İdris Ağabey tevazu demekti, kimseye ayrım yapmaksınız herkese aynı samimiyetle yaklaşırdı. İdris Yamantürk, onur demekti. Dürüstlük demekti, hiçbir zaman dürüstlükten şaştığını görmedim. Çalışkanlık demekti. Alın terine saygı demekti. Türk ve Türkiye sevdalısı demekti.” Av. Dr. Ürey, Yamantürk’ün amaçlar kadar araçların da meşru olmasına çok önem verdiğini vurguladı. Onun ömrünü bu millete adamış bir değer olmasına rağmen son zamanlarında bile “Bu millete borcumuz var” diyen erdemli bir insan olduğunu söyledi. Sözlerini başsağlığı dilekleri ile sonlandırdı.
Hafızalarda Derin İzler Bıraktı
İkinci konuşmacı Milli Türk Talebe Birliği Başkanlığı yapmış, eski Erzurum Milletvekili ve Vakfımızın cuma akşamları yaptığı Divan Sohbetleri’nden post sahibi Rasim Cinisli idi. Cinisli, Yamantürk ile çocuk yaşlarda tanıştığını, henüz ilk karşılaşmalarında güler yüzü, dikkatli davranışları ve her şeye alaka gösteren tavırları ile kendisinin ve babasının dikkatini çektiğini anlattı. O güler yüzünün o günden bugüne devam ettiğini söyledi. O yıllarda lise öğrencileri için iftihar defterleri tutulduğunu ve Yamantürk’ün de üst üste iftihara geçtiğinden bahsetti. “İdris Yamantürk, sözleri ilgiyle dinlenen, fikirlerine saygı duyulan ve ne söyleyeceğine bakılan bir insandı. Her zaman saygın bir kimliğe ve saygın bir kişiliğe sahip, milli mefkûresi yüksek bir insandı.” dedi. Onun örnek bir hayatı olduğunu ve bu örnek insanı Türk gençliğine anlatmak gerektiğini vurguladı. Yamantürk’ün güzel sözlerinin varlığından bahsetti. Bunlardan birinin; “Doğru düşünmeyi bilmek lazımdır.” sözü olduğunu, kendisinin var olanı öğrenmek, görünmeyeni de araştırmak lazım geldiği inancında olduğunu söyledi. Yamantürk’ün cesur, dini değerleri yüksek bir müteşebbis olduğunu belirttikten sonra onun gittiği her yabancı ülkede Türk şehitliği var mı diye sorduğunu, eğer varsa oraları mutlaka ziyaret ettiğini ve şehitliklerin eksikliklerini giderdiğini anlattı. Rasim Bey, İdris Yamantürk’ün aile hayatının da mükemmel olduğunu, fazla mesai yapan bir iş insanı olduğu halde ailesini de hiç ihmal etmediğini anlattı. Sözlerini, Yamantürk’ü rahmetle anarak, makamının cennet olmasını niyaz ederek sonlandırdı.
Gölgesinde Yaşanılan Bir Çınar
Programın devamında diğer konuşmacı eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, sözlerine “Böyle bir çınarın gölgesinde yaşarken, artık o çınarın olmayışına nasıl alışacağız bilmiyorum.” diyerek başladı. Yamantürk’ü 70’li yıllardan bu yana tanıdığını, onun en önemli özelliklerinden birinin helal yeme ve çocuklarına helal yedirme titizliği olduğunu söyledi. Yamantürk’ü, Türkiye’de özel sektörün bir lideri, bir geliştiricisi ve bir yol vericisi olarak gördüklerini anlattı. İdris Yamantürk’ün yetiştiği dönemlerde en itibarlı görevin memuriyet olduğunu, özel sektörün dış sermayenin temsilcilerinde veya kitlenin temsilcilerinin elinde olduğunu, böyle bir dönemde bu yola çıkmanın çok zor ve riskli olduğunu, ancak Yamantürk’ün bu koşullara rağmen bu günlere geldiğini belirtti. Ticaret hayatında girdiği her alana yenilikler getirdiğini, bunu yaparken de sadece kâr amacı gütmediğini, bazı alanların maddi getirisi olmasa dahi oraları canlandırmak için hassasiyetle çalıştığını anlattı. Yamantürk’ün başarısında rahmetli eşi Türkan Hanım’ın ve çocuklarının büyük etkisi olduğunu belirtti. Vecdi Gönül de sözlerini başsağlığı niyazları ile bitirdi.
Eserleriyle Yaşamaya Devam Edecek
Anma programının diğer bir konuğu, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Eren idi. Sözlerine böyle bir anı toplantısı düzenlediği için KOCAV’ı kutlayarak başladı. Merhum Yamantürk ile 60’lı yıllarda tanıştığını, onun Türk ekonomisinin gelişmesine büyük katkısı olduğu kadar Türkiye’nin milli ideolojisine, milli kültürüne de büyük katkıları olduğunu söyledi. İdris Yamantürk’ü, Türklük şanını ve soyunu iyi telaffuz eden, yaşayan, anlatan ve savunan bir kişi olarak tanıdığını belirtti. “İdris Yamantürk, Türklüğü bir nefes gibi Türklüğü bir sevda gibi Türklüğü vücudunun bir hücresi gibi duyan, yaşayan bir insandı.” dedi. Yamantürk’ün çok mütevazı, insanları şefkatiyle ve sevgisiyle hatta saygısıyla örten ulu bir çınar ağacı gibi olduğunu belirtti. Her zaman herkese yardım elini uzatan, yardımsever bir kişiliğe sahip olduğunu ve ondan hep güzel şeyler öğrendiğini anlattı. Ayrıca, yazdığı kitabın başında Kaşgarlı Mahmut’un Kutadgu Bilig eserinden söz etmesinin kendisini çok etkilediğini belirtti. “O hem servetini hem bilgisini hem de gönlünü hep Türklük için, Türk dostları için, Türk milliyetçiliği için kullanırdı.” diyerek sözlerine devam etti. Prof. Dr. Fikret Eren, Yamantürk’ün “Şans, çalışmaktır.” sözünü ilk kez bu programda duyduğunu ve Yamantürk’ten bir söz, bir felsefe daha öğrendiğini belirtti. Sözlerini başsağlığı dilekleri ile noktaladı.
Eski Nesil ile Yeni Nesil Arasında Bir Köprü ve İttifak Noktası
Merhum İdris Yamantürk’ün kadim dostlarından Nuri Gürgür, uzun yıllar Yamantürk ile omuz omuza yürümüş, 60 yılı aşkın gönüldaşlıklarına sayısız anı ve çalışma sığdırmıştır. Nuri Gürgür, Türk Ocakları Genel Başkanlığı ve Ankara Ticaret Odası Başkanlığı yapmıştır. Nuri Gürgür, İdris Yamantürk ile çeşitli görevlerde bulunmuş, onun sosyal ve siyasi birçok faaliyetinde yakinen yanında yer alan kişilerden biri olmuştur. Yamantürk’ün kıymetli dostluğundan bahseden Gürgür, sözlerine merhumun hayatında kendisinin nazarında üç insanın yerinin ayrı olduğundan bahsederek devam etti. “Bu kişiler rahmetli ağabeyi Yunus Yamantürk, rahmetli Tevfik İleri ve rahmetli Mehmet Turgut’tur. Ağabeyinden minnetle bahseder, onun kendisine sahip çıktığını ve eğitim hayatına katkıları olduğunu söylerdi. Çok özel bir ağabey-kardeş ilişkileri vardı. Tevfik İleri ile de sıcak bir muhabbeti vardı, kalbî dostlukları İleri’nin vefatına kadar devam etti. İlişkileri İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği’nde görev aldığı yıllara dayanır. Sık sık onu ziyaret eder, üniversiteye ve Eminönü Halk Evi’ne çağırarak konuşma yaptırtırdı, ona ayrı bir hürmet duyardı. Mehmet Turgut ile dostluğu fikrî arkadaşlığa ve ülküdaşlığa dayanır. Kendisinden ‘yol arkadaşım’ diye bahsederdi.” dedi. Nuri Gürgür, çok partili hayata geçişle birlikte 1946 ve 1950 döneminin ve sonrasının Türk siyasi ve sosyal hayatı için özel bir dönem olduğunu, bu önemli süreç içerisinde İdris Yamantürk ve arkadaşlarının kendi harçlıklarıyla ‘Mücadele’ isimli bir dergi çıkartarak henüz öğrencilik yıllarında davasına hizmet etmeye başladığını belirtti. “İdris Ağabey dergiyi 100 liraya mal ettiklerini, eğer 120 liralık satış yaparlarsa zeytin, peynir ve karpuz alarak kendilerine bir ziyafet çektiklerini anlatırdı” dedi. İdris Yamantürk’ün, Türkiye’nin meseleleriyle yakından ilgilenen, heyecanını ve şevkini hiç kaybetmeden milleti için çalışan biri olduğunu, eski nesil ile yeni nesil arasında bir ittifak noktası olduğunu belirtti. Sözlerini “Kendisini özlem ve rahmetle anıyorum. Ruhu şâd olsun.” diyerek tamamladı.
Ders Kitabı Niteliğinde Bir Kitap: Türk Milletine Borcumuz Var
Anma programının ilerleyen saatlerinde yayına siyasetçi ve eski milletvekili Ökkeş Şendiller katıldı. Yayına Kahramanmaraş’tan bağlanan Şendiller, sözlerine KOCAV’a ve Vakıf Başkanı Av. Dr. Ali Ürey’e hazırlamış oldukları bu kıymetli etkinlik için teşekkürlerini ileterek başladı. “Rahmetli İdris Ağabey ile tanışmamıza vesile olan eşi Sayın Türkân Yamantürk’ü de rahmetle anıyorum. Türkân anne ile 1970’lerde mahlas isimlerimizi kullanarak mektuplaşır, siyasi meseleler üzerine konuşurduk. Ulaşabildiği herkesle ilgilenir, herkese yardım ederdi.” diyerek merhum İdris Yamantürk ile tanışma hikâyesini paylaştı. “1981’den 91 yılına kadar İdris Ağabey’in yanında çalıştım. Tüm çalışanlarına ilgili ve saygılıydı, herkese baba şefkati ile yaklaşırdı. Bu sebeptendir ki Güriş Holding’de üç nesil bir arada çalışan insanlar gördüm.” diyerek merhum Yamantürk’ün iş yerinde dahi beşerî münasebetlere ve dostça yaklaşıma önem verdiğinden bahsetti. “İdris Ağabey yazmış olduğu ‘Türk Milletine Borcumuz Var’ kitabını üç günde okuyup değerlendirmemi istedi. Kitabı bitirip onu aradım, ‘Bu bir kitaptan ziyade mektep olmuş.’ dedim. Bu kitap sayesinde Türk milletinin önüne güzel hedefler koymuştur.” diyerek sözlerine devam etti. Ardından Türk milletinin acı kaybı için ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diledi.
Zorluklar İçinde Geçen Çocukluktan İş Hayatına Uzanan Serüven
Bir sonraki konuşmacı, yazar ve editör Osman Çakır, merhum Yamantürk’ün “Bir Cumhuriyet Çocuğunun Hayat Hikâyesi: Türk Milletine Borcumuz Var” kitabını hazırlamış ve editörlüğünü yapmıştır. Dolayısıyla İdris Yamantürk’ün hayatını kapsamlı şekilde inceleyen ve özenli çalışmaları ile kitap haline getiren Çakır, hem geçmiş dostluk münasebetleri hem de kitap hazırlığı sebebiyle Yamantürk’ün yakınındaki isimlerden biriydi. Sözlerine “İdris Ağabey kitapta bahsedilen borcun hizmet borcu olduğunu ve bu borcun çocuklara bırakılacağını, bundan herkesin nasibini alacağını söylerdi. Milletimiz için çalışmak vatandaşlık görevimiz, borcumuzdur.” diyerek başladı ve ardından İdris Yamantürk’ün hayat hikâyesinden kesitler paylaştı. Konuşmasının devamında Yamantürk’ün çocukluk yıllarından bahseden Çakır, 1925 doğumlu Yamantürk’ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında karşılaşılan zorluklar ve yoksulluk sonucu henüz küçük yaşta sıkıntılı günler yaşadığından, dolayısıyla bunun onu kamçıladığını, ileriki yaşlarında ve iş hayatında hiçbir şeyden korkmayan, mücadeleci bir kişiliği olduğundan bahsetti. Zorlu yetişme şartlarının onu iş hayatına hazırladığını, böylece gayretli ve her türlü zorluğa göğüs geren bir karaktere sahip olduğunu belirtti. Bu hususla ilgili bir anıyı paylaşan Osman Çakır, “İdris Ağabey, ilk kez 11 yaşındayken ayakkabısının olduğunu söylerdi. Okul yolunda yaz kış demeden 12 kilometre yürüyen bir çocuk olarak o yıllarda büyük sıkıntılar çektiğini anlatırdı. Yetişkinlik çağı ise o dönemde yaşayan birçok kişi gibi 2. Dünya Harbi’nin bunaltıcı etkileri altında geçmiştir.” dedi. Düzenlenen anma programı için KOCAV’a teşekkürlerini sunan Çakır, İdris Yamantürk’e Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi.
Dualarla Anıldı
Ekonomik, siyasi ve sosyal birçok alanda ülkesine ve milletine hem maddi hem de manevi katkısı bulunan, iş hayatına ve ilkelerine bağlı, hizmet insanı İdris Yamantürk’ün özlemle ve rahmetle anıldığı program, konukların konuşmalarının ardından hatim duasıyla devam etti. Hatim duasını Vakıf Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Hakkı Ertan yaptı. Duanın ardından söz alan program yöneticileri Doç. Dr. Ümran Ay Say ve Üzeyir Doğan’ın izleyici ve konuşmacılara teşekkür ederek kapanış konuşmalarını gerçekleştirdiler. İdris Yamantürk, büyüğümüzün ruhu şâd, mekânı cennet olsun.
Haber
Afra YÖRÜKOĞLU (Gelişme 2)
H. Aybala TÜZÜN (İhtisas 1)