Hacı Arif Bey Konağı’nda 10 Kasım 2023 tarihindeki Divan Sohbeti’nin post sahibi, İstanbul Üniversitesi Tarih bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Budak oldu. “Modernleşme ve Cumhuriyet” başlıklı sohbetimizde Cumhuriyet’e geçişle birlikte gelen değişim etkisini değerlendirdi.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçiş
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Osmanlı’ya olan kötü algıya değinen Prof. Dr. Budak, aslımızı inkâr etmenin yani reddi miras yapmanın bize bir şey kazandırmayacağını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin hudayinabit yani kendi kendine bir anda var olmadığının 600 yıllık bir geleneğin devamı olduğunun altını çizdi ve bu konu üzerinde Yahya Kemal’in “kökü maziden gelen atiyiz” sözünü hatırlattı.
Modernleşme
Modernleşmenin benzeşme hali olduğunu, gelişmemiş Batıcı toplumlarının gelişmiş Batılı toplumlara değişme/dönüşme hali olduğunu söyleyen Prof. Dr. Budak, modernleşmenin 2.Dünya Savaşı sonrasında hakim gücünü ABD’nin yeni sömürge sisteminde İngiltere ve Fransa’nın bıraktığı bölgelere yerleştiğini ve bunu yaparken de Amerikalı sosyal bilimcilerin bu ABD’nin emperyalist siyasetini rasyonelleştirmek için siyaset bilimi üzerinden modernleşme teorileri ortaya çıkardığını söyledi. Bizim tarihimize baktığımızda 18.yüzyılın ortalarından itibaren modernleşme önce ıslahatlar olarak daha sonra ise reformlar olarak karşımıza çıktığını, modernleşme kavramının yeni olsa da içerik olarak daha eskilere dayandığına dile getirdi.
Yeni Osmanlıların Avrupa’ya gittiklerinde, Avrupa’da meclisli, anayasalı, siyasal ve toplumsal bir düzen olduğunu tespit ettiklerinin altını çizen Prof. Dr. Budak, bu yeni kavramların din üzerinden meşrulaştırılmaya çalışıldığını, İslam’da istişare ve şura olduğunu öne sürerek bu fikrin alt yapısının yapıldığını sözlerine ekledi.
Islahatlardan İnkılaba
Son dönemin en dikkat çekici padişahlarından olan Abdülhamit’in tahta çıktığında, 2. Mahmud’un gerçekleştirdiği medenileşme hareketlerini devam ettirdiğini, bu yönde mimari, eğitim gibi alanlarda reformlar gerçekleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Budak, Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen bütün inkılapların aslında Osmanlı’nın son döneminde ilk izlerini görebileceğimizi vurguladı. Medeni Kanun’un Türkçeye çevrilmesinin harp öncesi olduğunu, harf inkılabının 1850’lerde gündeme geldiğini, hatta Osmanlı aşevinde Latince harflerle yazılmış mektuplar olduğunu söyleyip yeni dönemin 2 ilga bir inşa üzerine kurulduğunu dile getirdikten sonra ilgaların saltanat ve hilafetin kaldırılması, inşanın ise Cumhuriyet’in ilanı olduğundan da bahsetti.
Medeniyet
Hocamız, medeniyetin, insanın varlık tasavvurunu ortaya koyan; tanrı, insan, toplum ve tabiata ilişkin yaklaşımları belirleyen bir zihniyet çerçevesi olduğunu söyledi. Medeniyetin, hayata bakış açımızı belirleyen tavrı ve tutumu etkilediğini, hayatımızda var olan bütün alanlara rengini verdiğine söyleyip farklı medeniyetlerin var olduğuna değinen Prof. Dr. Budak, Arap-İslam kültürüyle, Türk-İslam kültürü arasında bariz farklar olduğunu ve bu farklılıkların tarih ve coğrafya penceresinden bakarak anlaşılması gerektiğini söyledi.
Daha sonra sohbetimiz soru cevap şeklinde devam edip divan sohbetlerinde klasik hale gelmiş fotoğraf çekimiyle son buldu.
Yunus Emre Çetinkaya (İhtisas 2)