Vatan Kurtarmak İçin Yola Çıkan Neşriyat
KOCAV Erol Güngör Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Başarı Öyküleri Programı’nın bu seneki ilk konuğu Ötüken Neşriyat idi. Ötüken Neşriyat’ın kurucularından Ahmet İyioldu, genel müdürü Ertuğrul Alpay ve editörü Kadir Yılmaz, 26 Aralık Cumartesi günü program kapsamında Ötüken Neşriyat’ın başarıya giden yolculuğunu anlattılar.
Program ilk olarak Ahde Vefa Sunumu’yla başladı. Sunumda, iki yıl önce Hakk’a intikal eden Ötüken Neşriyat’ın kurucularından Nevzat Köseoğlu anıldı. Ardından Vakıf Başkanı Av. Dr. Ali Ürey, Kültür Bakanlığı’nın 2015 Kültür Ödülleri’ne layık görülen Ötüken Neşriyat’ın başarı öyküsünü dinlemek üzere temsilcilerini kürsüye davet etti.
Konuşmada sözü ilk olarak yayınevinin kuruculardan Ahmet İyioldu aldı. “Hepinize teşekkür ediyorum” diyerek cümlelerine başlayan İyioldu, aldıkları Kültür Ödülü’ne layık görülmelerinden dolayı şükranlarını dile getirdi. Davetin KOCAV’dan gelmesine kayıtsız kalamadığını söyleyen İyioldu, kendisini tanıttıktan sonra çalışma arkadaşlarından bahsetti ve Ötüken Neşriyat’ın kuruluş dönemini anlattı:
“Ötüken Yayınevi, 1964 yılında kuruldu. Kuruluş şartlarına göz atarsak; o yıllarda askeri darbe yaşanmış, Adnan Menderes ve iki bakan idam edilmiş, Demokrat Partililer Türkiye’nin her yerinde çeşitli sıkıntılar yaşamışlardı. Darbenin etkilerinin üniversitede yaşandığı bir dönemdi. Ben de o dönemde öğrenciydim. İstanbul Üniversitesi İktisat ve Hukuk Fakülteleri aynı mekânı paylaşıyor, insanlar birbirini cebinde taşıdığı cep kitabıyla ya da okuduğu gazeteyle tanıyordu.
MilliTürk Talebe Birliği ve Türkiye Milli Talebe Fedarasyonu olmak üzere iki öğrenci organı vardı. Federasyonu, öğrenci cemiyetleri temsil ediyordu. Devrimci diye adlandırılan grup, federasyonun başındaydı. O yıllarda yaşanan Kadeş Vapuru hadisesi ile ortalık iyice karıştı. Milliyetçi muhafazakar gençlik olan bizler için mücadeleler başladı. Milli Türk Talebe Birliği seçimlerini Bursa’da kazandık. 1965- 1966 yıllarında bu hareketlilik duruldu ve bunun nedeni bizim hakimiyetimiz oldu.”
Davamız Bizi Bir Araya Getirdi
“Vatan millet meseleleri ile birlikte oluşan arkadaşlıklar, yayınevini de bir araya getirmemizi sağladı. Niyazi Özdemir ağabeyimiz, ‘Vatan kurtarmanın en iyi yolu, kitap yayınlamaktır.’ dediğinde biz bu yola çıktık. İlk bastığımız kitap, Necip Fazıl Kısakürek’in Reis Bey adlı kitabı idi. Nevzat Abi cetvelle kitap kapaklarını ölçerek hangi ölçünün daha iyi olabileceğinin üzerinde çok düşündü. Belirlenen ölçüler Türk yayıncılık tarihinde ‘Ötüken Ebatı’ olarak anıldı.”
Maddiyat Hep İkinci Plandaydı
Türk kültürüne yararlı olabilecek eserlerin yayınevinde basılması sağlandı. Birinci eserden bininci esere diyerek 50. yıla ithafen Reis Bey’in tekrar basılmasını sağladık.” “Bu zamanlara eski-yeni nesil birlikte geldik. Ötüken Yayınevi’nin en genç kurucularından birisiyim. 11 yıldır fiilen takip eden genç takım arkadaşlarımıza bir vasiyetname şeklindeki mektup ile yayınevini emanet ettik. Bu başarı öyküsünde ve başarı ödülünde yeni neslin emeği büyüktür. Bizim zamanımızda okuyucunun takdiri vardı, başarı ödülü genç arkadaşlarımıza nasip oldu.” diyerek sözlerini sonlandırdı. Daha sonra sözü yayınevinin genel müdürü Ertuğrul Alpay aldı. Alpay: “40 yıllık bir birikim var ortada. Aksaklıklar oluyor, zaman değişiyor ve teknoloji ilerliyor; okuyucu algısı değişiyor. Ben başladığımda Ötüken’de
sekiz kişi çalışıyordu. Bugün on altı kişi çalışıyor. Böyle bir yayınevi için bunlar çok az rakamlar. Bu tabii çalışanın özverisiyle olabiliyor. Biz her zaman iki ya da üç kişilik çalışıyoruz. İlişkilerimiz kurumsal bir yapı gibi üst alt yazışmalarıyla olmuyor. Bir aile ortamı içerisindeyiz. Saygı ve sevgi ile herkes her işi yapabilecek pozisyonda. Yeri geldiği zaman ben paket yapıyorum, sevkiyata yardım ediyorum. Başarıyı yakalamamızda bunun da payı var. Dediğimiz gibi bizim yaptığımız ufak dokunuşlar, asıl emek büyüklerimizde. Geçen kırk yılda, bir bina oluşturulmuş ve biz belki o binanın dış cephesini yeniledik. Temeli sağlam olduğu için çok da rahat yaptık.” diyerek sözlerine şunları ekledi:
“Sosyal medya üzerinden Ötüken için yapılan tüm yorumları okuyor, değerlendiriyoruz. Okuyucumuz kitap kapaklarını beğenmiyor, tavsiyelerini değerlendiriyoruz. Elli iki yıldır bizi biz yapan aslında okuyucular. Hizadan çıktığımızda bizi hizaya sokuyorlar, doğru bir şey yaptığımızda takdir ediyorlar. Yayınevi-okuyucu sinerjisi ile Ötüken, bu başarıları yakalamıştır.” Yayınevinin iki yıldır editörlüğünü yürüten Kadir Yılmaz ise KOCAVlı öğrencileri hedef alarak: “Okuduğunuz kitaplara çok dikkat edin, seçici olun. Okuduğunuz her bir kitabın, üzerinizde hiç tahmin etmediğiniz şekilde etkileri olabilir. Kitaplar gerçekten dünyayı değiştirebilir, çünkü insanları değiştirir. Ötüken Yayınevi, popüler kültüre ödün vermeden kültür yayıncılığına devam ediyor. Türkiye’de kültür yayıncılığı yapmak belki de dünyanın en zor işlerinden biri. Çok zevkli ama çok zor. Hitap ettiğiniz kitle sınırlı bir kitle ve bu kitleye tabiri caizse nokta atışlarıyla ulaşmak zorundasınız. Eğer bu nokta atışlarını başaramazsanız yaptığınız iş zâyi oluyor. Ötüken, Türkiye’nin dört bir tarafındaki okuyucuya ulaşıyor. Kitap haline getirilmemiş notadan tutun da bir hukuk metnine kadar, Türk kültürüne katkısı olacağını düşündüğü her eseri yayınlamaya çalışıyor.” dedi ve konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Cesur olun, yazın, üretin, Ötüken Neşriyat ile dirsek temasında bulunun. İnanın yaptıklarınızın değerlendirileceği bir yer olduğunu göreceksiniz. Ötüken Neşriyat’ın kapıları, Türk Kültürü’ne hizmet edecek tüm yazarlarımıza bilhassa da gençlerimize açıktır.” Program soru cevap kısmıyla son buldu.
Hazırlayan
Bahar Oğuz (İhtisas 2)