Anılar Üzerinden Değil, Belgeler Üzerinden Çalışmak
100. Yılında Cumhuriyet Dün-Bugün-Yarın üst başlıklı etkinlik dizisinin21 Ocak 2023 tarihli programında Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu, Doç. Dr. Mesut Aytekin’in yönlendiriciliğinde Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde Türk sinemasının geçirdiği serüveni anlattı.Konferanstasinemanın ülkemize gelişi ve Osmanlı’dan günümüze kadarki seyri ele alındı. Osmanlı dönemindeki sinemanın halk tarafından nasıl karşılandığına değinildi. Prof. Dr. Beyoğlu, ’’Sinemanın tarihsel yönüylegenellikle sinema ve iletişim alanlarında çalışan kişiler ilgilenmiştir. Bu yüzden bir tarihçi olarak bu alana yöneldim.’’ diyerek o dönemdeki sinemanın gelişimi ve ilerleyişinin belgelerle nasıl bir netlik kazandığınıanlattı.
Türklerin Sinemayla Hızlı Etkileşimi
Prof. Dr. Beyoğlu, konuşmasında 17 Haziran 1896 yılında ülkemize getirilen sinematograf aletinin öncelikle sarayda ardından da İstanbul, Selanik, İzmir gibi önemli yerlerde kullanılmaya başlanmasıyla, sinemanın kısa sürede geniş halk kitleleri arasında tanındığını ve yayıldığını söyledi.Butanınmaya vesile olan Osmanlı padişahlarının da sinemaya olumlu yönde baktıklarına “Devletin, film ve sinema konusunda bakışı olumlu yöndedir. En nihayetinde Sultan II. Abdülhamit de Sultan Reşad da sinemayı bilen insanlardır. Bunun sinemaya olumlu bakış açısından artıları muhakkak olmuştur.’’ sözleriyledeğindi. Ancak halk arasında sinemayı olumlu karşılayanların yanında olumsuz karşılayanların da olduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Beyoğlu’nun değindiği noktalardan birisi de devletin resmi veya özel kurumlarının sinemaya karşı gösterdiği ilgidir.Özellikle cemiyetlerin,sinemanın halk arasında yaygınlık kazanmasıylasinemayı hem sanatsal açıdan hem de ticari olarak ele almaya başladığını, buna bağlı olarak da filmleri çok sahiplendiklerini söyledi. Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Darülaceze, Donanma-i Osmani Cemiyeti, Türk Ocakları,Rumeli Muhacirleri Cemiyeti, Müdafa-i Milliye Cemiyeti gibi cemiyetlerin hem ticari olarak hem de sinemanın gelişmesi açısından sinemayı gerek bir amaç gerek de bir araç olarak kullandıklarına değindi.
İlk Türk FilmiAyastefanos Abidesi’nin Yıkılışı
Prof. Dr. Süleyman BeyoğluOsmanlı’da sinema konusunda ilk başlarda ManakiKardeşler, SigmundWeinberg ve Fuat Uzkınay’ın öne çıktığını söyledi.Doç. Dr. Aytekin,“Bir sinemacı olarak biz neden 1915’teki filmi Türk Sineması’ndaki ilk film olarak kabul ediyoruz da 1905’teki ManakiKardeşlerin çektiği Osmanlı tebaası olan filmi ilk film olarak kabul etmiyoruz? Bu çok muallak bir konu. Biz sinemacılar olarak bu ilk çekilen film konusunda pek mutabık değiliz.’’ diyerek katkıda bulundu. Prof. Dr. Beyoğlu da buna karşılıközellikle de Fuat Uzkınay’ın çekmiş olduğu belgesel niteliğindekiAyastefanos Abidesi Yıkılışıfilminin Türk Sinema tarihinin miladı olduğunu söyledi ve kendisi bu filmin ilk Türk sinema filmi olduğunu belgelerle kanıtlayarak bu konu ile ilgili “Türk’ün çektiği bir film, Türk Sinema tarihinin başlangıcı olarak kabul edilir. Milli bir devlet, milli bir film ile sinema tarihini başlatmak ister.’’ sözleriyle bu konudaki bakış açısınıvurguladı. ManakiKardeşler ve Sigmund Weinberg’in çekmiş oldukları filmlerin ilk olarak kabul edilmemesinin nedeninin Türk olmamalarından kaynaklandığını vurguladı.
Cumhuriyet’e doğru gelinen süreçte Muhsin Ertuğrul ve Aka Gündüz gibi isimlerin sinemaya ciddi katkılarda bulunduğu belirtildi. Özellikle Aka Gündüz’ün, sinemada Türkçe’nin önemini vurguladığı, yabancı filmler ve yayınlanan diğer filmlerde Türkçe’nin kullanılmasını savunduğu söyledi.
Atatürk Sinemanın Öneminin Farkındaydı
Prof. Dr. Beyoğlu, Atatürk ve Cumhuriyetimizin kurucu isimlerinin de sinemaya karşı bakışının olumlu olduğunu ifade etti. “Atatürk, sinemayı, toplumları birbirine yaklaştıran çok önemli bir sanat dalı olarak görmektedir. Kendisi fırsat buldukça sinemaya gitmiştir. (Milli Mücadele ile ilgili bir) Film konusunda ‘Ben de filmlerde yer alabilirim.’demiştir. Hatta bir filmde kendi elbise ve silahlarıyla rol almıştır.’’ Burada Doç. Dr. Aytekin’inkatkıları ile Kazım Karabekir’in İbret Yerleri filmi projesi, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek kitabının filme uyarlanması, Muhsin Ertuğrul’unKurtuluş Savaşı yıllarında Bir Millet Uyanır, Ankara Postasıgibi filmlerinin çekiminden bahsedilerek sinemanın bu dönemlerde de bırakılmadığı vurgulanmıştır.
Prof. Dr. Beyoğlu, konuşmanın sonlarına doğru sinemaya giden insanların hangi amaçlarla sinemaya gittiğine değindi.Genel olarak Osmanlı dönemi sinemasının çok detaylı araştırılamadığını söyledi. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar gelinen zamanda sinemanın tarihsel sürecini ve sinemaya karşı halkın ve yöneticilerin bakış açılarını olumlu-olumsuz yanlarıyla ele aldı, günümüzde de önemli bir sanat olan sinemayı tarihi belgelerle anlattı. Doç. Dr. Aytekin de bir sinemacı olarak söylenenler üzerine genel bir özet yaparak konuşmayı tamamladı.
Hazırlayan: Nursena ŞASI (Giriş 2)