Salgın Sürecinde Medya
KOCAV Sohbetleri, şubat ayı kapsamındaki ikinci sohbetini Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Akkoyun ile gerçekleştirdi. Sohbetin konusu, hepimizin yakından şahit olduğu, bizzat yaşadığı süreç olan Covid-19 döneminin medyadaki etkileri üzerineydi.
Salgın sürecinde medyadan bahsetmeden evvel yaşadığımız süreci kısaca özetleyen Prof. Dr. Akkoyun sözlerine şöyle başladı: “Salgın, bireysel ve toplumsallığın ötesinde beşeriyeti ele geçiren bir süreçti. Önce bireysel daha sonra da toplumsal etkileri oldu.“
Bizi, yaşadığımız gerilim dolu, bir film gibi olan ilk günlere hızlıca götüren Prof. Dr. Akkoyun, 2019’un son günü kitle iletişim araçlarında tehlike olduğu söylenen virüsten bahsedildiğini, 10 Ocak 2020’de Bilim kurulu oluşturulduğunu, 11 Mart 2020’de ise ülkemizde ilk vakanın görüldüğünü dinleyicilere hatırlattı.13 Mart 2020’den okulların sınav dönemlerine kadar en başta yalnızca okulları kapsayan ilk kapanmanın yaşandığını ve ardından tehlikenin tüm ülkede hissedildiğini ifade eden Prof. Dr. Akkoyun, sürecin ilerleyen günlerinde toplumun büyük çoğunluğunda panik yaşandığını ve bu panik halinin medyaya yansıdığını, medyada bilgi bombardımanı yaşandığını dile getirdi.
İletişim ve sosyal bilimleri kapsayacak şekilde o günleri, 1-2 ay süreceğini düşünerek kayıt altına alan ve 40 günlük haberlerden oluşan ilk araştırmasını Mayıs 2020’de tamamlayan Prof. Dr. Akkoyun, araştırmasının “Beşeriyeti Teslim Alan Covid-19” başlığıyla yayımlandığını ve ardından her ay bir makale olacak şekilde, toplamda 22 ayrı makale ile sürece eşlik ettiğini belirtti.
Alışkanlıklardan Feragat
Prof. Dr. Akkoyun geçici sandığımız ancak geçici olmayan ve bir alışkanlığa dönüşen, dünyada 6 milyon Türkiye’de ise 90 bin kişinin ölümüne sebep olan bu sürecin sosyal alanlarda çeşitli alışkanlıkların değişikliğine de yol açtığını ifade etti. Prof. Dr. Akkoyun bu değişikliklerden şu şekilde söz etti; “Cenaze ritüelleri gibi sosyokültürel değerler dahi çeşitli kişisel yaklaşımlar ve toplumsal kurallar değişime uğradı.’’
Sağlıklı Medya, Sağlıksız Medya
Medyanın önemli ve yaygın kullanılan bir organı olan sosyal medyada yalancı bir bilim kurulu oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. Akkoyun, televizyonda ise bunun aksine bir durum yaşandığını alanında uzman bilim insanların çıktığını ve dolayısıyla salgın döneminde medyanın üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiğini dile getirdi. O süreçte medya ekrana bir takım komplo teorilerinden uzak, tamamen akademik bilimsel ve yetkili kişileri taşımıştı, bu durumun eve kapanan bireyler için geleneksel medyadan alınabilecek verimin alınması olduğunu ifade etti. “Türk toplumuna katkı yaptığını düşünüyorum.” sözleriyle döneme ait geleneksel medyadaki durumu beğendiğini belirtti.
Medyadaki Hızlı Gelişim
Prof. Dr. Akkoyun, sohbetin devamında salgın süresince yaşlısından gencine herkesin medya ve iletişim araçlarıyla ilişkisinin arttığını söyledi. Medya platformlarının yapay zekâya kadar ilerlediğinin, kimsenin tahmin edemeyeceği kadar hızlı bir dijitalleşme yaşandığının altını çizdi. “Bu dijitalleşme sürecinde medya önemli bir sorumluluk üstlendi.” dedi.
Geleneksel medya ve sosyal medyanın salgın sürecindeki durumunu tahlil ederken şu sözleri söyledi: “Geleneksel medya ulusal bazda bilgi verirken, sosyal medya yurtdışından doğru ve yanlış pek çok bilgi getirdi. Sosyal medya aynı zamanda bilgi kirliliğine yol açtı.“.
Salgının Yarattığı Mahrumiyetler
Tam kapanma sonrası yaşananlar ve toplumun her bir parçasının pek çok şeyden mahrum kalması da sohbetin alt başlıklarından biriydi. Konuyu bir iletişimci olarak ele alan Prof. Dr. Akkoyun, görüşlerini şöyle özetledi: “Sinemasever, sinema izleyemedi. Gazeteci gazete alamadı. Bu ortamda dijital film platformları dijital gazeteler parladı ve medya bu krizi fırsata çevirdi. Hedef kitle olan okuyucu ve dinleyiciler de buna karşılık verdi.’’ Tüm bu mahrumiyetler dolayısıyla yaşanan değişimlerin toplum nezdinde makul bir zemine oturmasıyla sürecin kalıcı olarak evrimleştiğini dile getirdi.Bu evrimleşme karşısında yok olma tehlikesi yaşayan geleneksel medyayla ilgili yorumlarını da “Geleneksel medya araçları ayak uydururlarsa kitle iletişim araçları çeşitlenecek aksi takdirde sinema ve televizyon için tehdit oluşacak.” şeklinde dile getirdi.
Yeni Dijitalleşme: Aile ve Eğitim Hayatı
Bu yeni dijitalleşmede medyanın tüketiminde kuşaklar arası farkın gözlemlendiğini ifade eden Prof. Dr. Akkoyun, kapanmalar sayesinde hatırladığımız ailelerimizle iletişim ve ilişkiler bazında ilerleyen dönemlerde kopukluklar yaşandığını ifade etti. Bu kopukluklar, yeni dijital medya araçları hasebiyle iş ve ev kavramlarının birbirine girmesinden ve yahut fazla sosyal medya kullanımından kaynaklanıyordu. Prof. Dr. Akkoyun bu durumu son olarak eğitim bazında değerlendirdi. İlk, orta ve yüksek tahsilin çevrimiçi eğitime başarıyla ayak uydurduğunu dile getirdi. Ancak öğrencilerin, her gün değil, her ay değil tam 2 yıl bilgisayar karşısında ders işlemiş olmasının aile içi iletişimi olumsuz yönde etkilediğini ifade ederek KOCAV sohbetini sonlandırdı.
Hazırlayan:
Beyzanur KANDEMİR
Gülceren KÖKCE