Küresel Finans Sistemi ve Bu Sistemi Domine Eden Dolar
Yönlendiriciliğini Arş. Gör. Ali Kürşat Sak’ın yaptığı Düşünce Sohbetleri’nin 18.’si Ekonomist Atilla Yeşilada’nın katılımıyla gerçekleşti. Düşünce Dergisi’nin 14. sayısı olan “Piyasa(laşma): İdeoloji Mi Ütopya mı?” sayısına röportajı ile katkı sunan Yeşilada, küresel finans sistemi ve bu sistemi egemenliği altına alan dolar üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.
İlk olarak Arş. Gör. Sak, Atilla Yeşilada’yı takdim etti. Yeşilada’nın doksanların başından beri finansal piyasalarda çalışan ve bugün artık piyasada üstat olarak kabul edilen birisi olduğunu söyledi. Bunun nedenlerinden birininde seksen sonrası dünyada hüküm süren ekonomik liberalizasyonu hem Reagan Amerika’sında hem Özal Türkiye’sinde bizzat yaşamış olmasıolduğunu belirtti. Türkiye özelinden bakıldığında ise Yeşilada’nın özellikle 1989 yılındaki finans hesaplarının liberalize olmasından sonra doksanlar boyunca yaşanan ekonomik kriz ve kırılmaların 2003 sonrası dönemdeki değişimini de tecrübe etmiş olduğunu belirtti. Hem aldığı eğitim hem tecrübesi ile ekonomiyi, özellikle de ekonominin parasal yönünü çok iyi bilen birisi olduğunu vurguladı ve Yeşilada’nın, dünya ve Türkiye ekonomisinde düşüncelerine önem verilen bir isim olduğunu ifade etti.
Politik Ekonomik Sistemlerin Hayatta Kalabilmesi İnsanların Hizmetine Bağlı
Takdimin ardından sohbetArş. Gör. Sak’ın Robert Shiller’in bir sözü üzerinden “Finans sayesinde insanlık anlamlı bir ilerleme kaydetmedi mi ve iyi bir yörüngede mi gelişiyor? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?”sorusu ile başladı. Yeşilada, Robert Shiller’e katılmadığını söyledi ve şöyle devam etti: “Kapitalizmin evrimine, insanlığın genel tarihine baktığımda finansal inovasyona ve finansal piyasalara çok fazla beşerî yatırım yaptığımızı, reel ekonomiyi ise ihmal ettiğimizi görüyoruz. Özellikle finansal sistemin çok hızlı bir şekilde serveti birkaç kişinin elinde biriktirme özelliği -ki doğal bir özellik bu, kimse böyle kurgulamamış- bu dünyadaki gelir dağılımındaki adaletsizliği hızla arttırıyor. Ve kapitalizm, komünizm ve akla gelen diğer politik ekonomik sistemlerin hayatta kalabilmesi için ilk önce insanlara hizmet etmesi gerekir. Finansal ekonomi de tabii ki insanlara hizmet ediyor ama bence çok gereksiz. Gerçekten bu kadar çok fona, mali enstrümana ihtiyacımız var mı? Robert Shillerde zamanında bu soruyu sormuştu. Şöyle çerçevelendirmişti: Hisse senedi fiyatlarındaki oynaklık rasyonel midir? Hatırladığım kadarıyla rasyonel olmadığını ispatlayarak finansal ekonomide mesafe katetmişti. Finansal ekonomiye çok fazla kaynak ayırdığımıza dair tek görüş bana ait değil. George Friedman da bu konuda ampirik çalışmalar yaptı. Bir noktaya kadar finansal derinleşme toplumun kalkınmasını hızlandırıyor. Reel ekonominin kalkınmasına destek veriyor. Ama bir noktadan sonra hemen hemen hiç katkısı yok. Bir de tam tersini düşünelim. Son zamanlarda adından bahsettiğimiz krizlerin veya krizciklerin çoğu finansal sistem odaklı.” Sözlerinin ardından değindiği hususu birkaç örnek ile açıkladı. Sonuç olarak Yeşilada finans sisteminin değişmek zorunda olduğununve ekonomik adaletin kalkınmasına aktif katkı vermesi gerektiğinin altını çizdi. Bunun devlet eliyle olmayacağını, finansal sistemin kendi eksiklerini görmesi gerektiğini söyledi. Finansal sistemin bu şekilde devam etmesi durumunda dünyanın bir krizi daha kaldırabileceğini ama ondan sonra insanların kapitalizmden ve finansal spekülasyondan ellerini çekeceğini ve yepyeni arayışlara gireceğini ifade etti.Yeşilada finansal denetleme kurumlarının hükumetten bağımsız olması gerektiğine de değindi.
“Meselelere Bütüncül Olarak Yaklaşmak Gerek”
Yeşilada, global sorunların bölgesel karar ve müdahalelerle çözülemeyeceğini, global meselelerin etkin çaresinin ancak ulus üstü ve çok yetkili kurumların oluşturulması ile sağlanabileceğini, aksi halde yükün adil bir şekilde paylaştırılamayacağını anlattı. “Eğer bu konularda ciddiysek, 2050 yılında bu gezegenin bir cehenneme dönüşmesini istemiyorsak ciddi adımlar atmalıyız.” diyerek bu meselenin önemine dikkat çekti. Bu tip global sorunları çözmek için -bize ters gelse bile- milli egemenliğimizi başkalarına devretmemiz gerekeceğini bunun başka bir çaresinin olmadığını söyledi. Artık bu konularda milli menfaatlerin öncelenemeyeceğini hepimizin aynı gemide olduğumuzu ve bu meselelere bütüncül olarak yaklaşmamızın zorunlu olduğunu vurguladı.
İklim değişikliği ile mücadele hakkında yeni nesil gençlerde inanılmaz bir bilinç oluştuğunu ve çevreye saygılı bir yaşam benimsemeye çalıştıklarını belirterek bundan gurur duyduğunu ifade etti. Artık iklim değişikliğinin varlığı hakkında bir tartışma kalmadığını, ülkelerin henüz bununla tam olarak mücadele etmediğini söyledi. Fakat yakın zamanlarda artan iklim felaketlerinden dolayı ülkelerin ilgili önlemleri almaya mecbur kalacaklarını ve bu önlemlerin ciddi mali yükler getireceğini anlattı. Artık özellikle 2030 sonrasında global tarzda önlemler alınacağını ve bilinçli yeni nesil ile yaşam tarzlarının ciddi anlamda değişeceğini öngördü.
“Mali Krizlerin Zamanlamasını Kestiremeyiz”
Arş. Gör. Sak “Son yıllarda bilgisayarın gelişmesiyle beraber algoritmik ve yüksek frekanslı menkul kıymet alım satımı ortaya çıktı. Bunlardan bazıları kamuya kapalı özel işler, özel işlem grupları içerisinde yapılıyor. Bunun yıkıcı bir etkisi olacak mı?” şeklinde bir soru yöneltti.Yeşilada, bu hususta ilk olarak mali krizlerin zamanlamasını hiçbir zaman kestiremeyeceklerini ama insanlığı veya belirli bir ekonomik ekosistemi mali krize götüren süreci çok iyi bildiklerini söyledi. Bu konuda finansın evreleri teorisinin çok önemli olduğunu söyleyerek bu teoriyi açıkladı. Bunun dışında etkin piyasalar teorisinin, soruda bahsedilen yöntemlerle uzun vadede para kazanılamayacağını gösterdiğini, bunların yıkıcı olacağını zannetmediğini belirtti.
Son olarak dolar konusuna da değinen Yeşilada, KOCAV ile her zaman işbirliği yaptığını, düşünce çabalarını samimiyetle desteklediğini ve elinden geldiği kadar katkıda bulunduğunu söyleyerek sözlerini noktaladı.
Hazırlayan
Afra YÖRÜKOĞLU (İhtisas 1)