Uzun bir aradan sonra İhtisas I öğrencilerimizden Ömer Bolat ve Cebrail Kale koordinatörlüğünde yeniden başlayanGenç Divan Sohbetleri’nin bu yıl ki ilk konuğu Marmara Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü mezunu, deneme, öykü ve makale yazarıAhmed Pak idi. Elif Ba, Elif Ba/Okul Öncesi ve Sükûtİşçisi’nin yazarı Ahmed Pak, Rengâhenk, Yedikıta, İnsan ve Hayat, Türk Edebiyatı gibi dergilerde yazılarını okuyucuyla buluşturuyor.
KOCAV gençlerinin sorularıyla sohbetini şekillendiren konuğumuz, öncelikle Vakıf ile tanışma hikâyesini bizlerle paylaştı. 2004 yılında üniversite içinİstanbul’a geldiğinde arkadaşıAkif Pamuk’un tavsiyesi üzerine KOCAV Seminerleri’ne katılmaya başladığını belirten Pak, “Seminerlere meraklıydım. O zamanlar seminerleri Prof. Dr. Ali Murat Daryal, Durmuş Hocaoğlu ve Ömer Lütfi Mete veriyordu. Onlardan ders alabilmek çok değerliydi, muazzam bir şeydi.” dedi.
Her Şey Bir Kompozisyon İle Başladı
Pak, yazı yazma kabiliyetinin, altıncı sınıfta okul müdürü Ahmet Urfalı’nın düzenlemiş olduğu kompozisyon yarışmasınıkazanması üzerineortaya çıktığını, ardından bu yazısının Tavşanlı’nın Sesi Gazetesi’nde yayınlanmasıyla devam ettiğini, bu durumun kendisinden bağımsız olarak Ahmet Urfalı Hocavesilesiyleprofesyonel bir işe dönüştüğünü belirtti.Seneler evvelMesut Aytekin’in ricası üzerine KOCAV Bülteni’ndeyayınlaması için bir yazısını verdiğini, sonrasında olayların bizâtihi geliştiğini belirtti.
Pak’ın KOCAV’ayazılarıyla ve şiirleriyle olan hizmeti, “Uluğbeyler Turan Yazgan Belgeseli” metin yazarlığına ve KOCAV 30. Yıl Şöleni için KOCAV redifli şiirine kadar ilerledi. Şiirleri ile ilgili sorulara “Şair olma gibi bir iddiam yok, uzun zaman önce şiir yazmayı bıraktım. Bunun sebebi şu:Üniversite birinci sınıfta Siyer-i Nebi okumaları yapardım, oradan aldığım ilhamla Şiir-i Nebi isimli bir şiir çalışmasına başladım ancak bitiremedim ve sonrasında Şiir-i Nebi’yi kaybettim. Bunun üzüntüsüyle şiir yazmayı bıraktım. Tabii hâlâ biletlerin arkalarına, peçetelere karaladığım şiirlerim var.” dedi.
“Yazmak Bir Lütuftur”
Yazı yazmanın kendisi için sancılı ve ilginç bir süreç olduğunu belirten Pak, yazının anlamı içinse“Yazmak bir ihtiyaçtır. Allah’ın insanlara bahşettiği lütuflardan biridir, bir rahatlamadır. Kâğıt ile senin aranda olan ise özeldir, çok kıymetli bir şeydir. Yazı yazmayan varsa yazsın, hararetle tavsiye ederim” diyerek açıkladı.Hiçbir çekince hissetmeden bir kâğıda duygu ve düşüncelerimizi aktarabilmenin öneminden bahseden Ahmed Pak, halen bir ortaokulda Türkçe öğretmenliği yaptığını, öğrencilerine her hafta boş kâğıtlar dağıtıp onlara yazım kuralı olmadan, özgürceve içlerinden geldiği gibi herhangi bir konuda yazı yazma etkinliği yaptırdığını, başlarda bu duruma gönülsüz yaklaşan öğrencilerinin şimdi ise heyecanla ve şevkle yazı yazarak sınıfta arkadaşlarıyla paylaşmak istediklerini belirtti. “Öğrencilerim yazı yazmanın onları ne kadar rahatlattığını gördükçe bu konuda daha da istekli hale geldiler.” diyerek öğrencilerin test ve deneme maratonu içerisinde yaşadığını, bu yüzden temel olarakokuma, anlama ve yazma konusunda gelişemediklerini, kendisinin ise bu durumu değiştirmek için âdeta bir mücadele verdiğini belirtti.
Sohbetin ilerleyen vakitlerinde, okumaktan keyif aldığı kalemlerden bahseden Pak, Tavşanlı’dalise öğrencisiyken hazırlık yılındaboş geçenzamanlarını değerlendirmek için Zeytinoğlu Halk Kütüphanesi’ndeki tarihi romanları, şiir kitaplarını okuduğunu, hatta Ziya Nur Aksun’un altı ciltlik Osmanlı Tarihi ansiklopedisi olmak üzere bütün kitapları bitirdiğini, neticede okuduğunda dili tatlı gelen her şeyi okuyabileceğini ancak dilini beğenmediği kitapları ise hiçbir zaman bitirmediğini söyledi.Geçtiğimiz sene yayımlanan kitabı Sükût İşçisi’nde de bu konuya özen göstererek, kolay okunan, okuyucuyu yormayan ve didaktik bir kitap yazdığını anlattı. En son “Acâ?ibü’l-Ma?lû?at’ı” okuduğunu, Tarık Tufan’ın “Bir Adam Girdi Şehre Koşarak” kitabınaise yeni başladığını ifade etti.
Sorularıncevaplandırılması ve toplu fotoğraf çekiminin ardından Pak, “Bütün sermayem yazdıklarımdır.Okumak ve yazmak çok önemli. Bir şeyler okumuş olarak buraya gelen kişilerden oluşan Genç Divan’ı da hiçbir şeye değişmem.” sözleri ile sohbetini tamamladı.
Hazırlayan: H. Aybala TÜZÜN(Giriş 1)