Divan Sohbeti’nin post sahibi Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan’dı. Prof. Dr. Özcan, sözlerinin büyük kısmını ilmin önemine ayırdı. Yaratılış gerekçesi tespit edilirse yaratılanın, orijinal yazılıma uygun yani fıtrata uygun bir hayat sürebileceğini aktaran Prof. Dr. Özcan, aksi takdirde zayi edilmiş bir emanet ve hayatla karşı karşıya kalınabileceğinin altını çizdi. Prof. Dr. Özcan; “Diyelim ki sanatkâr olmak için yaratılmışım fakat illaki sporcu olmaya çalışıyorum. O zaman fıtrata uygun olmayacak dolayısıyla başarı zorlaşacak. Ahlaklı olmak, yaratılış gerekçenize uygun yaşamak demektir. Yani ne için yaratıldığınızı tespit etmek ve ona uygun yaşamaktır. Bilgisayar terimleriyle ifade edecek olursak o zaman bilgisayar kilitlenmiyor, programlar karışıp virüs girmiyor. İşte bunu sağlayabilmek için ilme ihtiyacımız var. Toplumları yücelten insan sayılarının çokluğu değil, o toplumdaki nitelikli insanların sayılarının çokluğudur.” diye konuştu.
Mukayese Geleneğimiz Yok
Eğitim kurumlarındaki eksikliklere dikkat çekerek bir şeyin değerinin ancak mukayese ile ölçülebileceğini söyleyen Prof. Dr. Özcan sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’de birçok yerde eğitim kurumlarının en temel eksikliği, kendilerini başkalarıyla ve dünya ile kıyaslama kabiliyeti üzerine kurulmuş olmamasıdır. Bu yüzden eğitimde, yerimizi yurdumuzu tespit edemiyor ve bunun bir neticesi olarak hangi konularda geri, hangi konularda ileri olduğumuzu bilemiyoruz. Toplumumuzdaki çoğu kişi mukayese geleneğine sahip değil. Bunun bir zaruret olduğunu da bilmiyor.”
İlmi Üretmiyoruz
Prof. Dr. Özcan; “İlmi üretmiyoruz. Bilgiyi üretmediğimiz için içselleştiremiyoruz. Hâlbuki ilmin en önemli gereksinimi sadece o bilgiyi yüklenmek değil, o bilgiyi eyleme dönüştürebilmektir. Ancak o zaman keyfiyet ifade eder. Biliyorsunuz fakat bildiğiniz hiçbir şeyle hayat tarzınızı yönlendirmiyorsunuz. O zaman o bilgi size yük olur.” açıklamasında bulundu. Medeniyetin betonlarla, gökdelenlerle, AVM’lerle, yollarla olmayacağını savunan Prof. Dr. Özcan, can yakıcı olarak nitelendirdiği Ortadoğu meselesiyle ilgili kitapçılarda yayın bulamadığından yakındı. “Bu konuda kaç tane romanımız, bestemiz, tiyatromuz var? Ben kitapçıları dolaşıyorum, inanın hayal kırıklığına uğruyorum. Böyle bir şeyin ihtiyacı da hissedilmiyor. Varsa yoksa o bizim izdüşümleri dediğimiz betonlara yönelik yayınlar, işte bu ilmin anlamını anlamamak demek.”
İlim Değerlerle Denetlenmeli
“İlim imanla denetlenmediği zaman çok vahşi bir güç olur. Mesela dünyanın en güçlü silahını tespit ediyorsunuz fakat bunun nasıl kullanıldığına dair ahlaki bir denetim mekanizmanız yoksa şehirlerin üzerine bırakırsınız. Atom bombasını yapıyorsunuz bunun kullanılmaması gerektiğine dair imani ya da ahlaki bir endişeniz yok. O yüzden sahip olduğunuz ilmi ancak insanlık yararına kullanırsanız bir anlam ifade ettiğine dair bir kazanımınız olmalı. Yoksa o size yine yük olmaya devam edecektir.” Sohbet, soru cevap bölümü ile sona erdi.