Türkçe ve Türk ruhunun kirletilmeye çalışıldığı bu dönemde dilimizin ve dilimizi yansıtan kültürel öğelerimizin korunması yolunda bilinçlenmek adına KOCAV, Divan Sohbetleri’nde Özdemir Özsoy ve Bünyamin Aksungur’u ağırladı.
Dilimizin aynı zamanda kimliğimiz olduğunu tecrübeleriyle anlattılar. Özsoy, konuşmasına giriş yaparken Bursa’da yaşadığı yıllarda Süleyman Çelebi Türbesi’nin alt tarafında bulunan Karagöz Mezarlığı’ndaki kitabenin kaybedildiğini söyledi. Kitabenin önemini ise şu beyitlerle vurguladı; Sîret-i sûrette mümkündür temâşa eylemek Hâil olmaz ayn-i irfâna basiret perdesi Yani dış görünüşte iç anlamı görme olanağı vardır, dış görünüş kalp gözüyle seyredenlerin gerçeği görmesine engel olmaz, diyor. Özsoy, bu kitabenin kaybedilmesinin zengin dilimizin kısırlaştırıldığı anlamına geldiğini, dilimize geçen yabancı kökenli kelimeleri kullandığımız takdirde o kelimeleri özümsediğimizi ve o kelimenin artık bizim olduğunu söyledi. Farsça kökenli “guşe” kelimesi dilimize “köşe” olarak geçmiş ve kullanılmıştır. Özsoy, bu tarz kelimelerin kökeni yabancı da olsa dilimize geçtiği zaman dilimizden atılmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Dilimizdeki kelimelerin telaffuzunun önemli olduğunu, alçak gönüllü anlamındaki “mütevazı” ile birbirine paralel anlamındaki “mütevazi”nin, değişiklik, yenilik anlamındaki “inkılap” ile köpek anlamındaki “inkilap”ın karıştırılmaması gerektiğine dikkat çekti. Aynı zamanda Aksungur: “Masalımızda, türkümüzde, atasözlerimizde kullandığımız kelimeleri atmak dilde anarşiye sebep olur. Dildeki anarşi dışarıdaki anarşiden daha tehlikelidir. Dildeki anarşi milleti topyekun bitirir. Bugün Türkçe yaşadığı için Türkiye yaşıyor.” dedi ve dünyada saf dilin olmadığını, Türklerin de tarih boyunca dünyanın birçok yerine yayılmış olduğundan çeşitli coğrafyalardan, milletlerden kelimeler alıp verdiğini belirtti. Farsça “narduban” kelimesi bizde merdiven olmuş, “guşe” köşe olmuş. Bu alışveriş sosyalliğin de göstergesidir. Alışveriş yapmak dilimizi geliştirir ve zenginleştirir. Dışarıdan aldığımız kelimeleri milli kılıfa koyduktan sonra gerisi kolaydır, diye aktardı. Türklerde çocuklara koyulan ismin ve anlamının da önemli olduğunu vurgulayan post sahiplerimiz ebeveynlerin çoğu zaman bilinçsizce, anlamını bilmediği isimleri çocuklarına koyduklarını ve bunun yanlış olduğunu belirtti. “Dilin de ömrü vardır, her dil ait olduğu milletin varlığıyla devam eder. Bütün kelimelerin içinde kültür ve kimlik gizlidir.” diyen Aksungur, sohbete Türk dünyasından şarkılar söyleyerek devam etti. Türkçe’nin dolayısıyla Türk kimliğinin horlanmaması adına sohbeti “Canan Uykuda” şarkısıyla bitiren Aksungur, halkı temsil eden “Cananlar”ın uyanmasını diledi ve sohbetimiz sona erdi.
Hazırlayan
Sümeyye ÖRNEK Giriş 2