KOCAV Hacı Arif Bey Konağı’nda her cuma günü düzenlenen Divan Sohbetlerinin post sahibi Kutadgu Bilig ve Türk devlet yapısı hakkındaki çalışmalarıyla tanınan felsefeci Gökhan Yılmaz idi. Sohbete dinleyicilere yönelttiği bir soruyla başladı Yılmaz: “Sizce bilincin tanık olabileceği en eşsiz olay nedir?” Aldığı çeşitli yanıtlardan sonra sorusunu şöyle yanıtladı: “Yaratmak, bilincin tanık olabileceği en eşsiz ve mükemmel olaydır.” Daha sonra bu cevabı açıklarken burada kullanılan “yaratma” fiili için herhangi bir tanrıya inanmanın gerekmediğini, olanların var olması şeklinde anlamamızın doğru olacağını söyledi. Yaratma olayının her ruh üzerinde farklı etkiler bıraktığına değinirken bazı düşünürlerin felsefeyi “Tanrı’yı taklit etmek” şeklinde tanımladıklarını belirtti. Büyük ruhların yaratmayı taklit ettiğini, küçük ruhların ise korkuya kapıldığını söyledi. Yaratma eylemi büyük ruhlara yaratma cesareti telkin ediyor, küçük ruhlar ise diğerlerinin açtığı yoldan devam ediyordu.
Daha sonra insanın sahip olduğu en önemli şeyi akıl ve irade olarak tanımlayan Yılmaz, aklı olamayan insanın dininin de olmayacağını söyledi. Bu yüzden insanın aklını ve iradesini hiçbir koşulda satmaması gerektiğini vurguladı. Aklı türsel ve kültürel akıl olarak ikiye ayırabileceğimizi söylerken yeryüzünü anlamlandırmayı bu kültürel akılla ve kültürle yapabildiğimizi ve bunu toplum değil de tek kişi yapınca ona “deli” dediğimizi söyledi. Kur’an-ı Kerim’in de bir kültüre geldiğini hatırlatırken onu benzeterek, analoji yoluyla anladığımızı ifade etti. İnsanın yapısı gereği tek olan şeyleri anlamlandıramadığını söyleyen Yılmaz, “Tanrı” kavramının bu nedenle anlamsız değil, anlam dışı olduğunu ve idrak etmede zorluk çektiğimizi belirtti.
Bir şeyin sanatsal açıdan değerli olup olmadığından, hastalıklara kadar her şeye karar verdiklerini belirten Yılmaz, örnek olarak tansiyon hastalığının değişen tanımına değindi. Tabi ki tüm bunları kapitalizmle ilişkilendirmenin zor olmadığını, dünyadaki en önemli sektörlerden birinin ilaç sektörü olduğunu söyledi. New York Broadway’de hediyelik taş satan bir adamın hikayesini anlattıktan sonra postmodernizmin “Her şeyi satın alabilirsiniz.” sloganını hatırlatan Yılmaz, bizim buna karşı savaşmamız gerektiğini belirtti. Bu sözün karşısına “Bunu satın alamazsın.” diyerek bir örnekle çıkmamız gerektiğini ifade etti. Bu noktada mantık ilmine atıf yaparak, iki tümel önermenin aynı anda yanlış olabileceğini ama aynı anda doğru olamayacağını söyledi. O halde bizim de her şeyin satın alınabildiği fikrine karşı çıkmak için satın alınamaz bir örneğimizin olması gerekir. Tümel bir önermeye tümelle değil, tikel bir önermeyle karşı çıkmamız gerekir. Satın alınamayacak aklımız, irademiz de bu tikel önermeye birer örnektir. Yeşilçam filmlerinden Bizim Aile’deki Yaşar Usta karakterinin meşhur tiradına gönderme yapan Yılmaz, dinleyicilerden gelen soruları yanıtladı ve sohbetimiz son buldu.
Hazırlayan
Şeyma Nur GÜLTEKİN (Gelişme 2)