Hacı Arif Bey Konağı’nda, divan sohbetinde şöminenin sıcağını iliklerimize kadar hissediyoruz. Vakfımızın Mütevelli Heyeti’nden Ali Kuyu Ağabey’i heyecan içinde dinlemeye başlıyoruz. Sohbette bulunanların çoğu genç olduğundan Ali Kuyu Ağabey gençlik üzerine, kendi gençlik dönemlerinden de bahsederek sohbete girizgâh yaptı. Günümüz gençliğinin idealizm eksikliğinden ve kendi yıllarındaki gençliğin dava adamlığı şuurundan bahsetti. Dönemin şartlarından dolayı arkadaşlarını toprağa vermek zorunda kaldıklarını söylediğinde, sıcak olan odaya buz gibi bir kasvet gelmişti. Ama Ali Kuyu Ağabey bu kayıpların kendilerini daha da dava adamlığına ve şuuruna ilettiğini belirtti. Çaylar ve simitler gelince ortamın sıcaklığı yavaş yavaş artmaya, sohbet derinleşmeye başladı. Ne demişler:
Es sohbeti bi la çay/Kes semai bi la ay
(Çaysız sohbet aysız geceye benzer)
Gençlerin davaya kendilerini vakfetmeleri ve Müslüman insanın iddia sahibi olması en can alıcı meselelerdendi. Orada bulunanların sohbeti dinlerken pür dikkat kesildiğine ve gözlerinde ışıldamalarına rastlıyorsunuz. Bu da gelecek adına umut verici bir durum. Derken bu idealistliğin, güç birleşimine gitmesiyle toplu şuur oluşturarak ileriye yön verme adına önemli olduğuna değindi Ali Kuyu Ağabey. Ortam konunun da ateşli olması sebebiyle dahada sıcaklaşıyordu. Sohbet koyulaştıkça koyulaşıyor, derinleştikçe kendine çekiyordu. Bigâne kalmanın mümkün olmadığı bir konu ve iyi bir hatip vardı gençler karşısında. Gençler olarak bizlerin üzerine düşeni yapmasından -taşın altına elini koymak tabirini kullandı Ali Kuyu Ağabey- gerektiğinde kendini feda edenlerden olmamız gerektiğinden de bahsetti. Hz. İbrahim›i yakma teşebbüsünde bulunanların ateşine su taşıyan karınca misali “Seferden sorumluyuz, zaferden değil!” hitabına atıfta bulunarak görev şuurunun önemine dikkat çekti. Bunun yanında günümüz gençliğinin görevden, sorumluluktan kaçtığını da ekledi mevzuu üzerine. Ali Kuyu Ağabey, yeni bir medeniyet tasavvuru adına mücadele ettiklerinden ve dönemin şartlarından dolayı bir kavga ortamında olduklarından da bahsedince o dönemin direnişinin sadece karşı bir tepki değil, ülkenin gidişatına karşı bir çare sunmaya yönelik hareket olduğunu da aktardı. Kendisinin hâlâ mücadele vermeye devam etmesi ve gençlerle tecrübelerini paylaşması ilerleyen yıllarda gençlerin nasıl bir yol haritası çizmesi gerektiği konusunda ipuçları aktardı. Gençlerin ilim üzerine çalışması, onun için gayret göstermesi adına Kültür Ocağı Vakfı’nın ateşini ilk tutuşturanlardan Ali Kuyu Ağabey’in sohbetinin tadı damağımızda kalmıştı. Arapların bir atasözü vardır:
Men lem yezuk, lem ya’rif
(Tatmayan bilmez)
Bizim hikâye de o misal…
Hazırlayan
Burak YILMAZ
(Giriş 2)